Anasayfa / 2016 / Eylül

Aylık Arşiv: Eylül 2024

Feminist Filmlerde Sınır İhlali

Anneke Smelik’in feminist sinemaya ve film teorisine, dişil öznelliğin temsili içinden baktığı kitabının temelleri, 1978’de ilk kez feminist bir film seyrettiğinde atılır. Benliğinde iz bırakacak denli derinden sarsan, onu feminist bir seyirci olarak kuran bu film, Margarethe von Trotta’nın Christa Klages’in İkinci Uyanışı’dır. Filmlerinde mutlaka iki kadın kahramana yer vererek ...

Devamı »

They Live (1988, John Carpenter)

they-live-yasiyorlar-john-carpenter_sanatlog-sinema-film-analizi

Holywood Sineması çoğu zaman sinemayı ticari bir sektör ve filmi de ideoloji pompalayıcı bir meta olarak karşımıza çıkarır. Ancak “Her iyinin içinde bir kötü; her kötünün içinde de bir iyi vardır” düsturu gereğince, Holywood Sinemasını da toptan çöpe atamayız. Nitekim 1988 yapımı They Live (Yaşıyorlar) filmi de Holywood’un bize göre ...

Devamı »

Apocalypse Now (1979, Francis Ford Coppola)

İngiliz edebiyatının en önemli modern klasiklerinden olan ve Jale Parla’nın deyimiyle okuru değişik anlatı katmanlarında gezindiren, Joseph Conrad’ın Karanlığın Yüreği adlı romanının iki uyarlaması mevcut. Bunlardan ilki Francis Ford Coppola’nın Kıyamet (1979, Apocalypse Now) filmi. Tam anlamıyla bir klasik. Michael Ryan ve Douglas Kellner, Politik Kamera adlı kitabında bu filmi ...

Devamı »

Belle de jour (1967, Luis Buñuel)

Edebiyat ve Psikolojinin Birey Kavrayışındaki Farklılıklar Üzerine Bir İnceleme: Gündüz Güzeli Varlık dilsizdir ve zihin gevezedir. Bunun adına bilmek denir. –Cioran Yaşam tasarlanmamış ve planlanmamış bir kendiliğindenlik üzerine tutkuyla yaşandığında, içerisinde binlerce gizem, heyecan, haz ve keder taşır. Varlıkla hemhal olduğumuz her randevusuz karşılaşma, geçmiş yaşantıların biricikliği üzerine inşa edilen ...

Devamı »

La fille sur le pont (1999, Patrice Leconte)

la-fille-sur-le-pont-leconte-sanatlog-sinema

“Sana bir hikâye anlatacağım: Uzun zaman önce sokağın çift tarafında, 22 numarada kalırdım. Sokağın karşısındaki tek numaralı evlere bakar; orada oturan insanların daha mutlu, odalarının daha güneşli, partilerinin daha eğlenceli olduğunu düşünürdüm. Aslında onların odaları daha karanlık ve küçüktü. Sonra onlar da sokağın karşısına gözlerini diktiler. Çünkü biz şansı hep ...

Devamı »

Aaahh Belinda (1986, Atıf Yılmaz)

“Biri kurbağa öper, biri yüzyıllarca uyur, biri 7 cüceyle yaşar, biri kuleye kapatılır, Bir masal prensesi olsan bile kadınlık zor.” (Turgut Uyar) Atıf Yılmaz’ın en önemli sanatsal ve kültürel mirasıdır dokusunu kadın hikâyeleriyle ördüğü filmleri. Gündelik hayatın içerisinden çekip çıkarttığı, çoğumuzun kayıtsız kaldığı sıradan ama sert gerçekler; ahlaki ve insani ...

Devamı »

Yeraltı (2012, Zeki Demirkubuz)

‘’Bu zavallı vücuda bakın, onun acılarını ve arzularını bu zavallı ruh, kendisine göre açıkladı.’’ (Nietzsche, Böyle Buyurdu Zerdüşt) Rene Girard, yeraltını, ‘’metafizik hakikatin ters dönmüş imgesi’’ şeklinde tanımlamıştı ‘’Yabani sayılacak derecede yapayalnız, ruhumu sıkan, dağınık bir yaşamım vardı.’’ cümlesiyle başlayan hikâye için. Demirkubuz da bu imgeyi, Dostoyevski’nin yaptığı şekilde hem ...

Devamı »

İmgeci Sosyalist Şiir ve Artistik Realite

İmgeci sosyalist şiire göre, şiir, poetik imgelerin, bir ya da daha çok izlek etrafında, metinsel bütünlük oluşturacak şekilde örgütlenmesidir. Bu tanımdan da çıkarsanabileceği gibi, imgeci sosyalist şiire göre, Şiir’in temel birimi poetik imge’dir. Çünkü Şiir, doğal dil (gidimli dil) içinde şair özne tarafından geliştirilen özerk bir üst dildir (metalanguage). Bu ...

Devamı »

Blowup (1966, Michelangelo Antonioni)

Julio Cortazar’ın bir öyküsünden uyarlanan Blowup (1966, Michelangelo Antonioni) filmi kendisine gelene dek dünya sinemasında birçok açıdan pratize edilegelmiş polisiye standardizasyonunun reddidir. Birçok tür gibi polisiye filmler ve dedektiflik filmleri de Hollywood sinemasına aittir. Film noir elementleri ise süreç içerisinde dönüştürülmüş olsa da asal ögelerini günümüze değin korumuştur. Noir figürleri ...

Devamı »

Jean Cocteau ile Jean Marais

jean-cocteau-jean-marais_sanatlog-com-sinema

Fransa’nın son büyük aşk hikâyesi, 1998 güzünde Jean Marais’nin ölümüyle sona erdi. Marais, iyi bir oyuncu ve gerçek bir savaş kahramanıydı. Ama insanlar onu 1963 yılında ölen Jean Cocteau’nun “eşi” olarak adlandırdıklarında, buna hiç aldırmadı, hatta böyle çağrılmayı yeğliyor gibiydi. “Bugün bile,” diyordu Marais son söyleşisinde, “onun hakkında hâlâ aynı ...

Devamı »

Erken Dönem Pasolini Filmleri

pier-paolo-pasolini-filmleri

Pier Paolo Pasolini, 1975’te vahşice noktalanan 53 yıllık kısa sayılabilecek yaşamına pek çok “mükemmel” sığdırabilen ender sanatçılardan. Onlarca romanı, altı ciltlik şiir koleksiyonu, pek çok tiyatro prodüksiyonu olan Pasolini, çok önemli bir sinemacı olduğu kadar, değerli bir kuramcı ve dilbilimci. Pasolini’nin bu renkli entelektüel dünyası, yönettiği filmlere de yansımış. “Auteur” ...

Devamı »

À bout de souffle (1960) ve Jean-Luc Godard

Kahramanlara ve eylemlerine alıştırıldığımız Hollywood sineması (ya da Yeşilçam, fark etmez) bir “jestler nostaljisiydi…” Giorgio Agamben’in dediği gibi, jestlerini, geleneklerini, mekânlarını, hatta nostaljilerini bile kaybetmiş bir antropolojik türün (buna modern insan -burjuva veya proleter- diyebilirsiniz), yitirdiği jestlerini, yolda karşıdan karşıya geçişlerin, çarşı-pazar dolaşmaların, acele ayaküstü sevişmelerin, tesadüfi karşılaşmaların, her köşede ...

Devamı »

Demolition (2015, Jean-Marc Vallée)

jean-marc-vallee-demolition-sanatlog-com

Yeniden Başlayabilenlere “Yağmurluyken görmezsin beni Güneşliyken düşünürsün beni” (Julia) Demolition (2015, Yeniden Başla) Jean-Marc Vallée’nin 9. filmi. İlk filmlerinden başlayarak bireysel ve aile içi sorunlardan toplumsal sorunlara varan bir çizgide filmler çekmiştir. Demolition, Davis Mitchell’in (Jake Gyllenhaal) trafik kazasında karısını kaybetmesi ile düştüğü duygusal çöküntüden hareketle kendini yeniden keşfetme sürecini ...

Devamı »
Protected with SiteGuarding.com Antivirus