Anasayfa / Sinema / Türk Sineması

Türk Sineması

Nuri Bilge Ceylan Hakkında Bir İnceleme

Giriş 1990’lar, 1980’lerden arta kalan faşizmin halk ve sanatçı üzerindeki kara bulutlarının dağılmaya başladığı dönemdir. Anlatılmak istenen ama anlatılamayan çok fazla şey yaşanmıştır. Artık anlatılma zamanı gelmiştir. Darbenin tokadıyla uslanmış(!), susturulmuş yeni kuşak genç sanatçılar anlatmak istediklerini farklı yollarla anlatmaya girişirler. Bunlardan birisi de sinemadır. Bu ortam yeni bir yönetmen ...

Devamı »

Bir Zamanlar Anadolu’da (2011, Nuri Bilge Ceylan)

1968 yılında Sergio Leone, C’era una Volta il West/Bir Zamanlar Batı’da - Batıda Kan Var filmini çektiğinde bir akımı da bilmeden başlatmış oldu. Artık bazı özel filmlerin başına “Once Upon a Time” yani “Bir Zamanlar” ibaresi konulacaktı. Yönetmenler ülkelerinin geçmişlerini anmak ve geçmişte kalmış duygulara ağıt yakabilmek adına Bir Zamanlar’ı ...

Devamı »

“Ekşi Elmalar” ve Yılmaz Erdoğan

Senaryosunu yazdığı ve yönetmenliğini üstlendiği son filmi Ekşi Elmalar (2016) ile Yılmaz Erdoğan, vizörünü yine kendi geçmişine, Hakkâri dolaylarına uzatıyor. Turgut Özakman Hoca’nın, Oyun ve Senaryo Yazma Tekniği kitabında söylediği gibi; “İnsanın çanağında ne varsa kaşığına da o gelir.” Erdoğan da en iyi bildiği şeyi yapıyor ve geçmişinden damıttıklarına estetik bir ...

Devamı »

Türkiye Sinemasında Femme Fatale Karakterler

Dünyanın merkezine yolculuğa çıkmak istediğinizde kadın ve erkeğin özüne ziyarette bulunmak zorunda kalırsınız. Özellikle kadın, o ilk andan itibaren defalarca çizilmiş, şekillendirilmiştir. İyi ya da kötü tarafta savaşmak için verdiğiniz tüm o çaba boşa da gidebilir. Sabit bir akış sağlamak her zaman çok mümkün olmayabilir. Kadın olarak, “Femme Fatale” bir ...

Devamı »

Dönersen Islık Çal (1993, Orhan Oğuz)

‘’Gece yavaş yavaş geliyor. İniyor. Çukur yerlere dolmağa başladı bile. Oraları doldurup ovaya yayılmağa başlar başlamaz, her yer boza dönüşecek. Işıklar yanmayacak bir süre. Ne çukurda ne düzde. Tepelerin aydınlığı, bir süre, yeter gibi görünecek herkese. Sonra tepeler de karanlıkta kalacak. Sonra soyunmağa başlayacak insanlar. Gecenin açtığı yaralar biraz daha ...

Devamı »

Kurbağalar (1985, Şerif Gören)

Bir Teslimiyet Panoraması Kaynayan kurbağa sendromunu hiç duydunuz mu? Kurbağa aşırı sıcak bir sıvının kaynadığı kazana atıldığında tek bir hamle ile dışarı fırlar ve kurtulurmuş, ama eğer oda ısısında bir sıvının içine konursa ortama uyum sağlayıp gevşeyerek kendini salıverir, ısı aniden yükseldiğinde ise artık çıkmak için hamle yapacak gücü bulamadan ...

Devamı »

40 Metrekare Almanya (1986, Tevfik Başer)

Sınırsız Hiçlik İsviçreli yazar Max Frisch; 1961 ile 1973 arası I. Kuşak misafir ya da göçmen işçi dönemi olarak geçen zaman diliminde Almanya’ya göç eden Türkler için, ‘’Biz işçi bekliyorduk, insanlar geldi.’’ sözü ile özeleştirisini yapıp istisnai bir örnek oluştursa da, göç olgusunun bozulmayan kaidesi; yaşanılan kültür şokunun etkisiyle kimlik ...

Devamı »

Sahi Bir Bilge Olgaç Vardı

Unutulmuş gibi algılanabilecek bir başlık. Oysaki hayır unutulmadı. Geleneksel hale getirilip getirilemediğini çözemesem de Bilge Olgaç film gösterimleri yapılıyor, adına hürmeten çekilmiş bir belgesel var, hatıraları kitaplarda geçiyor. Türk sinemasının cinsiyetinin erkek olarak bilindiği dönemde bir kadın yönetmen olarak yerini alıp gösterdiği cesaret ve uzun süreli kariyeri kendisi hakkında yazılan ...

Devamı »

Sonuncu Jön: Tarık Akan

Tarık Akan’ın doğum tarihine hiç dikkat ettiniz mi? Dünyaya geldiği yıl bin dokuz yüz kırk dokuzdur. Tevellüdü, Yeşilçam’ın Yeşilçam olduğu en cafcaflı dönem, yani altmışların sonu ve yetmişlerin başı için oldukça geç bir tarihtir aslında. Ancak bu gecikme onun için hiçbir engel teşkil etmemiş, tersine, kendisinden bir kuşak önce, otuzlu, ...

Devamı »

Aaahh Belinda (1986, Atıf Yılmaz)

“Biri kurbağa öper, biri yüzyıllarca uyur, biri 7 cüceyle yaşar, biri kuleye kapatılır, Bir masal prensesi olsan bile kadınlık zor.” (Turgut Uyar) Atıf Yılmaz’ın en önemli sanatsal ve kültürel mirasıdır dokusunu kadın hikâyeleriyle ördüğü filmleri. Gündelik hayatın içerisinden çekip çıkarttığı, çoğumuzun kayıtsız kaldığı sıradan ama sert gerçekler; ahlaki ve insani ...

Devamı »

Yeraltı (2012, Zeki Demirkubuz)

‘’Bu zavallı vücuda bakın, onun acılarını ve arzularını bu zavallı ruh, kendisine göre açıkladı.’’ (Nietzsche, Böyle Buyurdu Zerdüşt) Rene Girard, yeraltını, ‘’metafizik hakikatin ters dönmüş imgesi’’ şeklinde tanımlamıştı ‘’Yabani sayılacak derecede yapayalnız, ruhumu sıkan, dağınık bir yaşamım vardı.’’ cümlesiyle başlayan hikâye için. Demirkubuz da bu imgeyi, Dostoyevski’nin yaptığı şekilde hem ...

Devamı »

Abluka (2015, Emin Alper)

Bunca zamandan ve yorumdan sonra amacına ulaşmış bir filmdir, çünkü çoğu izleyici değişik açılardan okuyabiliyor filmi, kendi yorumlarıyla zenginleştirip özgürleşebiliyor; ama kimi izleyiciler de her zamanki gibi vasatı aşamayıp bireysel ablukasına hapsolup sınırları aşamıyor. Bu filmi beğenmeyen bir daha sinemaya falan gitmesin. Belirsizlik üzerine kurgulanan her film gibi Abluka’da da ...

Devamı »

Tepenin Ardı (2011, Emin Alper)

Abluka (2015) ile anlatım tarzını daha da olgunlaştıran, bundan böyle filmlerini tıpkı Nuri Bilge Ceylan’ınkiler gibi en sıkı biçimde takip edeceğimiz Emin Alper’in ilk filmi. Abluka örneği ile beraber baktığımızda, Emin Alper’in düş ve gerçek çatışması üzerinde kafa yorduğu, anlatım biçimleri ile tematik arasında diyalektik bağlantı arayışları içinde olduğu söylenebilir. ...

Devamı »

Züğürt Ağa (1985, Nesli Çölgeçen)

Yavuz Turgul’un genel olarak senaryolarındaki ana tema; toplumsal ve kültürel değişime bütünüyle kendini kaptırmış itibar sahibi bireyler ile bütün saflığıyla değişime direnen ve bu direnişin sonuçlarına da katlanan bir güruhun çatışmaları üzerinedir. 1980 sonrası Türkiye’de neo-liberalizmin keşfiyle boyut atlayan, tükettikçe mutluyuz düsturuyla hareket eden Batı toplumunun refah sayılan (aslında sanılan) ...

Devamı »
kuşadası escort