SanatLog-Şirin Pancaroğlu Röportajı

Arp sanatının uluslararası simalarından Arpist Şirin Pancaroğlu ile son albümü Telveten ve sanat yaşamının yanı sıra projeleri ile yürüttüğü çalışmalar üzerine söyleştik. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyor, 30. sanat yılını saygıyla kutluyoruz.

İyi okumalar.

SanatLog.com

SanatLog: Efendim, öncelikle yeni albümünüz Telveten için sizi kutlamak istiyoruz. Kendi adımıza albümü defalarca coşkuyla dinledik…

Şirin Pancaroğlu: Çok teşekkür ederim. Ne mutlu bana!

SanatLog: Telveten’de Doğu ve Batı müziğinin bireşimine ulaştığınız söylenebilir; fakat sizce de albümde Batı etkisi daha belirgin değil mi?

Şirin Pancaroğlu: Aslında ben doğu-batı gibi keskin ayrımlardan sakınıyorum, söz konusu kültürler olunca. Neyin doğusu ya da nereye göre batı? diye sormak geliyor içimden. Bu ayrımlar dünyanın bir merkezi olduğunu varsayıyor, oradan hareketle batı veya doğu deniyor, dikkatli olalım derim bu durumda. Bir genelleme olarak müziğin zaten kendi içinde melez olduğunu düşünüyorum. Telveten’de farklı müzik geleneklerinde yoğunlaşmış müzisyenlerin birikimlerini her bir parçaya akıttığını söyleyebiliriz. Melodiyi ben çaldığım için klasik müzik repertuvarını tabii ki kullandım, ama orada da müziklerin geleneksellikle önemli, kopmayacak türden bağları olanlarını seçtim.

SanatLog: Telveten’i öteki albümlerinizden ayıran nüans nedir? Bu albüm Şirin Pancaroğlu sanatında yeni bir basamak, yeni bir aşama sayılabilir mi?

Şirin Pancaroğlu: Telveten benim 4. albümüm. Ne ilginç ki, aslından planlamadan, albümlerim solo-ikili-solo-ikili şeklinde ortaya çıktı. Sadece geleneksel müzikle uğraşan birisi ile ilk defa çaldım, bu anlamda evet yeni bir aşama yakıştırması bana doğru geliyor.

Telveten / Albüm Kapağı

SanatLog: Telveten’de sizin dışınızda İsrailli perküsyoncu ve besteci Yinon Muallem’i ve İran Tebriz’den, Azeri kemançede eşlik eden Arslan Hazreti’yi görüyoruz. Bu üçlü nasıl biraraya geldi?

Şirin Pancaroğlu: Buluşma Yinon’un beni bulması ile start aldı. İstanbul’da. İlk albümüm “Hasret Bağı” (Kalan) nı dinledikten sonra etkilenmiş ve bir öneri ile kapımı çaldı, albüm için değil tabii. Sadece birşeyler yapabilir miyiz birlikte acaba diye sordu. Ben de her zaman perküsyon ile çalmak istemiştim ama nasıl bir perküsyon olacağını kestiremiyordum. Yinon’un elindeki alet çeşitliliği beni cezbetti, hemen birkaç parça denedik ve çıkan sonuçları ilginç bulduk. Sonra birkaç konserimiz oldu, en sonunda Mayıs 2024’de albümü kaydettik. Arslan da İstanbul’da yolumun kesiştiği bir müzisyen oldu. Yinon ile farklı projelerde birlikte çalmışlardı. İstanbul, önemli bir buluşma noktası, buna artık herkesin ikna olması gerekiyor. Verimli bir coğrafya özellikle sanatçılar için.

Şirin Pancaroğlu & Yinon Muallem

SanatLog: Evet, çok sesli, uluslararası bir çalışma gerçekten de. Kimi kez kompleks ama daha çok ritimleri kolay ayırt edilebilen çalışmaları yorumlamışsınız. Fakat Albeniz’in lakonik bir üsluba dayalı Asturias’ını da kusursuz bir biçimde yorumlamışsınız…

Sirin - Çeng ile

Şirin Pancaroğlu: Öyle avantgarde bir şey yapmaya çalışmadık, müziğin içinde olanla oynadık sadece. Asturias’ı beğendiğinize sevindim. Ben özellikle çalmak istedim onu, hep gitardan bilinir, oysa arp ile de muhteşem sonuçlar alınabilen bir parça, bunu göstermek istedim, çok ihtişamlı bir parça…

SanatLog: Söyleşinin rotasını değiştirerek sormak istiyoruz: Kurucusu olduğunuz ve başkanlığını yürüttüğünüz Arp Sanatı Derneği’nin faaliyetleri hakkında bilgi verir misiniz?

Şirin Pancaroğlu: Derneğimizin amacı ülkemizde arp sanatına katkıda bulunmak. Hali hazırdaki düzeyi geliştirmek ve arpı yaygınlaştırmak. Şu an öncelikli olarak geçtiğimiz ay Rio/Air France uçak kazasında kaybettiğimiz sevgili arkadaşım ve meslektaşım arpist ve eğitmen Ceren Necipoğlu anısına yapacaklarımızla ilgileniyoruz. Zaten derneğimizin amacıyla onun amaçları çok benzeşmekte. Öncelikle imkanı yetersiz çocuklara gönüllü arpistler tarafından verilecek bir “Ceren Necipoğlu Arp Eğitimi Projesi”sini hayata geçirmeye çalışıyoruz. Ceren’in son mesleki arzusu 4. Uluslararası Rio de Janeiro Arp Festivali kapsamında seslendirdiği yapıtlarından bir albüm yapmaktı. Bunu, onun adına bizler gerçekleştireceğiz ve Ekim ayında İstanbul’da Ceren Necipoğlu’nu anma gecesini düzenleyeceğiz. Bu yılki Uluslararası Bodrum Gümüşlük Klasik Müzik Festivali Ceren’e adandı. Burada benim 9 Ağustos’ta bir konserim, Ceren’in öğrencilerinin ve benim öğrencilerimin ve diğer kursiyelerin katılımıyla, 7 Ağustos’ta Gümüşlük’te konserlerimiz olacak ve bu konserlerde Ceren’i anacağız. 2024 Dünya Arp Kongresi de (Vancouver) dernek tarafından anısına düzenlenecek, konserde Ceren’in öğrencileri, ben ve benim öğrencilerim çalacağız. 19 Temmuz’da “Harpists for Peace” oluşumu altında tüm Dünya’da farklı ülke ve şehirlerde aynı anda barış onuruna arp çalınacak. Derneğimizin bünyesindeki arpistler bu oluşumu Türkiye’de gerçekleştirecek.

SanatLog: Bu dernek, Türkiye’de arp sanatının tanıtılmasına ne gibi katkılarda bulundu ve aynı konsept dahilindeki uluslararası derneklerle ne gibi bağlantıları var?

Şirin (Foto: Muammer Yanmaz)

Şirin Pancaroğlu: Şimdiye kadar gerçekleştirdiğimiz etkinlikler arasında farklı mekanlarda konserler var, bu sayede birçok insanı arpın sesiyle tanıştırdık. Bu yıl ağırlıklı olarak AB fonlarını araştırdık, derneğimize bir mekan kazandırmak için çalışıyoruz. Mart ayında yurt dışından bir arp teknisyenini Türkiye’ye davet ettik, Ankara-Eskişehir ve İstanbul’daki arpların bakımı yapıldı. Arp öğrenmeye başlamak isteyenleri henüz bünyemizde ders veremediğimizden arp dersi veren eğitmenlere yönlendiriyoruz. Şu an Avrupa Birliği programlarına başvuru için hazırlanıyoruz, bu süreçte Avrupa’dan birçok dernek, üniversite ve arpistlerle iletişim halindeyiz. Müzisyen üyelerimizin tamamına yakını Dünya Arp Kongresi üyesidir. Ayrıca Avrupa Arp Festivali’ni gerçekleştirmemiz için bizimle irtibata geçildi ve 2024 Avrupa Arp Festivali’ni Türkiye’de gerçekleştirmeyi planlıyoruz.

www.myspace.com/arpsanatidernegi
www.arpsanatidernegi.com

SanatLog: Uluslararası bir sanatçı olarak geniş bir vizyonunuz var. Uluslararası medyada sizin hakkınızda çıkmış yazılar, övgü dolu sözler var. Sanatınızın ve çalışmalarınızın Türkiye’de yeterince ilgi gördüğünü düşünüyor musunuz? Gerçi her türün meraklısı arzu ettiği müzik dalına ulaşıyor ama…

Şirin Pancaroğlu: Ben ilgiden memnunum ama tabii daha iyi olmalı diye düşünüyorum. Büyük bir nüfus var, yaptıklarımız ne kadarına ulaşabiliyor? Ülkenin genel durumundan tabii ki biraz nasibini alıyor, ama kesinlikle tatminsiz bir ortamdan söz edemem. Konserler bunun en önemli göstergesi, genelde salonlar hep dolu. Bu çok güzel bir his tabii.

SanatLog: Sanata ve sanatçıya değer verilmediği, yozlaşmış bir ülkede yaşadığımız düşüncesine katılır mısınız? Tabirimizi mazur görünüz lütfen ama mesela biz sizi yazılı ve elektronik medyada Demet Akalın’dan daha fazla görmek isterdik…

Şirin Pancaroğlu: Demet Akalın kim, tanımıyorum? Sanatçılara değer verilmediğini söyleyemem ama değerlendirme sistemimizde bir sorun var. Kaliteyi anlayamıyoruz. Burada basına önemli bir görev düşüyor ama orada da herkes çok tembel ve çoğu yetersiz…daha çok eleştiri yayınlanmalı, kütür sanat sayfaları daha dolu dolu olmalı, pek çok gazetenin böyle bir sayfası bile yok!! Basın insanların nabzına göre şerbet verdiğini söylüyor, ben bu ülkenin insanlarına basının da verebileceği çok daha iyi şeyler olduğunu düşündüğüm için TV ve gazete ile ilişkimi internet üzerinden bir-iki kültür sayfasıyla sınırlı tutuyorum. Mümkünse, herkese de öyle tavsiye ederim.

Sanatlog: Eğitimci kimliğiniz hakkında SanatLog okuyucularını bilgilendirir misiniz?

Şirin Pancaroğlu: İlk arp dersimi 15 yaşlarımdayken vermiştim. Cenevre’deyken hocam bana yirmi yaşlarında yeni başlayan yetişkin bir öğrenci göndermişti. Öğrenci ilk derse mandallı arpı ve bir de sarı metot ile çıkagelmişti. Kelt arbı geleneğini öğrenmek istiyordu. İlk o zaman farketmiştim, tipik enstrüman dersi formatının öğrenci ile öğretmeni ne denli yakın konumladığını. Yıllar sonra bu “yakınlığın” öğrencinin psikolojisi üzerinde büyük bir rol oynadığını, dışa tamamen kapalı bu eğitim biçiminin olumlu ya da olumsuz sonuçlar doğurabileceğini de öğrendim tabii ki. Pedagoji, öğrencilik yıllarımda bir aşamadan sonra ilgimi çekmeye başladı. Eğitim şimdi kariyerimin konserler kadar önemli bir parçası. Çalmadan öğretemeyeceğimi biliyorum. Öğrencime söylediklerimi kendi üzerimde ve sahnede test etmiş olmalıyım. Öte yandan öğretmeden de çalabilirim ancak konser vermek özünde sosyal bir etkinlik değil. Konserler, yekpare bir kitleyle önemli bir paylaşım alanı. Ben ise daha elle tutulur, bireyler arası bir sosyalliğe de gereksinim duyuyorum. Eğitimci faaliyetlerim, bildiklerime yenisini eklerken, mevcut bilgimi de sürekli olarak gözden geçirme olanağını tanıyor bana. Her düzeyde öğrenciden mutlaka birşeyler öğreniyorum. Bu da tabii ki kendi performansıma olumlu yansıyor. Eğitim ve konserlerim arasında böyle bir içiçelik söz konusu. Birini diğeri olmadan düşünemiyorum. Bu faaliyetlerimi şimdilik özel atölyemde sınırlı sayıda öğrenci ile yürütüyorum. Bugüne kadar eğitim üzerine uluslararası bazı yayınlarda makalelerim yayınlandı, konferanslarda sunumlarım oldu, Japonya, Sırbistan ve Slovenya’da masterclass’lar verdim.

SanatLog: Son olarak yeni projelerinizden de bahsedelim isterseniz…

Şirin Pancaroğlu: En yakın planlanan Ceren Necipoğlu anısına yapacağımız anma etkinliği ve albüm projesi, yine bu yıl sanat hayatımın 30. yılı ve bunu güzel bir kutlama konseri ve konsepte uygun yeni albüm ile bir dizi etkinlik yapmayı planladım, birçok yeni ve farklı konser projem var -web sayfamda (sirinpancaroglu.com) duyurulmakta- Ekim’de Fransa’da Türkiye Sezonu kapsamında “Padişahın Arpları” konseri Paris’te tekrarlanacak , -ilk konser 1 Temmuz’da Nantes’de yapıldı-, 2024 İstanbul Avrupa kültür başkenti kapsamında kabul edilen birkaç projem var hayata geçecek olan, arp için bestecilerimize yeni besteler siparişim devam ediyor, Arp Derneği ve etkinlikleri ile ilgili eğitim ve proje çalışmalarımız aktif olarak devam edecek, yeni ve farklı birçok projem var sırasıyla hayata geçecek olan…

SanatLog: Bu keyifli söyleşi için teşekkür ediyoruz efendim.

Şirin Pancaroğlu: Ben teşekkür ederim.

**********

Söyleşi Soruları: Hakan Bilge ve  Operadaki Sessizlik

Söyleşiyi Gerçekleştiren: Hakan Bilge

**********

Ek Bilgi ve Notlar:

Şirin Pancaroğlu’nun XIII-21 Baroque Nomade’in müzik yönetmeni Jean-Christophe Frisch ile birlikte geliştirdiği yeni projesi, 1 Temmuz’da Fransa’nın Nantes şehrinde Festival de Printemps des Arts’da büyük bir beğeniyle gerçekleştirildi. Osmanlı Çeng’i ve Avrupa’daki kardeş çalgısı, arpa doppia’nın etrafında kurgulanmış, kültürlerarası bir müzik diyaloğu, yolculuk, hayal…. Proje, Fransa’da 2024 resmi Türk Kültürel Sezonu etkinlikleri kapsamında desteklenmekte.

Konserin tekrarı, 8 Ekim 2024′da Paris’te Petit Palais’te ve 18 Nisan 2024′da İstanbul Cemal Reşit Rey’de müzikseverlerle buluşmaya devam edecek…

1 Temmuz Fransa Nantes Konserinden 6 dakikalık görüntüye bu adresten, fotoğraflara ise şu adresten ulaşılabilir.

**********

Söyleşi için aracı olan ve Telveten’i SanatLog’a ulaştıran Prodüktör Şule Uslutekin Hanımefendi’ye teşekkürü bir borç biliriz.

SanatLog.com