Kaos GL: 128. Sayı

27 Aralık 2024 Yazan:  
Kategori: Dergi & Fanzin, Duyurular, Edebiyat, Sanat

Kaos GL #128
Ocak-Şubat, 2024

Şeyleşme vs. Queer

10-16 Aralık tarihleri arasındaki Ayrımcılıklara Karşı Sempozyum’un telaşı geldi geçti; yerini mutluğa, sevince, huzura ve azıcık da yorgunluğa bıraktı. Kampüslerden salon etkinliklerine, yapılan etkinlikleri ağzına kadar dolduran ve bizlerle birlikte etkinliklerde emeği geçen herkese, Kaos GL olarak teşekkür ederek selamlıyoruz sizleri ve yeni sayımızı!

“Şeyleşme vs. Queer” dosya konulu dergimizin konukları Doğu Toksöz, Göksun Yazıcı, Gülsüm Depeli, Hakan Bilge, Hande Çayır, Levent Şentürk, Nurhayat Köklü, Ülker Sözen ve Anna Maria Sörberg… Anahtar kelimelerimiz olan queer, kapitalizm, kaçış çizgisi, özneleştirme, bedenler arası ve ötesi, kimlik ve şeyleşme ile dosyamızı ördük; örmeye devam edeceğiz başka başka dergilerde.  

Dosya dışı konuklarımızı anmaya LİSTAG ile başlayalım istiyoruz. “Canım Ailem” sayfasının bu sayıdan itibaren konuğu olacak olan LİSTAG, bizlerle birlikteliğini bir söyleşi ile taçlandırıyor. Cenk Erdem, bizlere aşk ve huzur dileyen İspanyol dansçı Aaron Vivancos ile müzik sayfamız için söyleşiyor. Umut Güner, yeni oyunu “Yırtık Bohça” ile Ayrımcılıklara Karşı Sempozyum’un açılışını yapan Esmeray ve trans bir öğretmen olarak yaşadığı sorun ve ihlalleri anlatan Sezen öğretmen ile yaptığı söyleşileri dergiye taşıyor.  

Dosya dışı konuklar arasında aynı zamanda Eda Nur Temiz, Emre Özcan ve Osman Bulugil yer alıyor. Eğitim sayfası, İlker Öztemir ve Zeynep Yakın’ın yazılarına evsahipliği yapıyor. Hayriye Kara, İranlı iki mülteci lezbiyen Rahaa ve Saghi’nin değerli hayat hikâyelerini dergiye taşıyor. Dergimize “Aktivist”, “Artist” ve “Anarşist” resim çalışmalarıyla hayat veren Cemal Akyüz’e Kaos GL derinden teşekkür ediyor.  

Dergimizin, bundan böyle düzenli konukları olacak… LİSTAG, “Canım Ailem” sayfasının; Zafer Kıraç içerden dışarıya hapishane alanında yaşananları bizimle paylaşmak için hapishane sayfamızın editörü olacak. Kaos GL’nin Mülteci Koordinatörü Hayriye Kara, mülteci sayfamızı, mültecilerin sorunlarını görünür kılmak için hazırlayacak. Gelecek sayımızdan itibaren aynı zamanda eşcinsel, biseksüel ve trans mülteciler için Farsça sayfalarımız olacak.  

Dergimizde iki duyuruyu da paylaşmak istiyoruz. 17-24 Ocak 2024 tarihleri arasında gerçekleşecek 2. Pembe Hayat KuirFest’in birbirinden güzel görünen filmlerinden bazılarını tanıtıyoruz. 8. Kadın Kadına Öykü Yarışması’nın bu yılki temasını açıklıyoruz: Yol. “Tarih uzun, heybetli ve kendinden çok emin bir “yol”. Tarihin “yol”u eril-egemen on bin yıldan fazladır. Sesimizi duydukları anda bizi tarihten siliyorlar. Saklanıyoruz yine. Ama var olduğumuzu gösteren şiirlerimiz var aralarda, bir kaç eski tabakta resimlerimiz, bir kaç gravürümüz. Yani biz de tarihin “yol”larında yürümüşüz. Şunun şurasında en çok bir iki yüzyıldır da daha çok yazıp çizebiliyoruz. Oyunlarda repliklerimiz, sinema karelerinde ölümsüz görüntülerimiz ve tablolarda fırça darbelerimiz çok daha fazla artık. Varlığımızı biz kendimiz bile görebiliyoruz bir süredir.” diyerek, öykülerin son teslim tarihinin 1 Nisan 2024 olduğunu belirtiyoruz.  

129. sayımızın dosya konusu “Ötekiler/Madunlar/Dışarıda Bırakılanlar” ve İnsan Hakları. Bu dosya vesilesi ile, insan hakları alanındaki hiyerarşileri ters düz etmeye çalışacağız. Sorunları veya talepleri insan hakları içinde değerlendirilmeyenler, ana akım insan hakları söyleminin dışında kalanlar, kalmak zorunda bırakılanlar, kalmak isteyenlerle dolu yeni bir sayıyla karşınızda olacağız. Unutmayın, yazıların son gönderim tarihi 4 Şubat 2024! 

İçindekiler

Kaos GL’DEN
KUİR FESTİVAL
“Hepimize aşk ve huzur diliyorum!”
Sadece yaşamak istiyorum!
DEVAM ETMEMİ SAĞLAYAN ÖNÜMDEKİ UMUT DEĞİL, GERİDE BIRAKTIĞIM KORKUYDU.”
Öğrencisiyle, öğretmeniyle LGBT’ler…
8. Kadın Kadına Öykü Yarışması Çağrı Metni
Anti-Kapitalist Queer ve Queer Anti-Kapitalizm: Yeni Bir Dil?
İktidar ve Mücadele Eksenlerinde Bedeni ve Bedenler-Arasılığı Düşünmek
Tür Yasasının Yasadışılığı: Bir Türsüzlük Talebi Olarak Queer Siyaset
Queer ve LGBT Arasındaki Tek Fark Harf Farkı Değildir!
LGBT GÜNDEM
Homofobi ve Queer Korkusu
Saklambaç
Butler’da bir şeyleşme deneyimi olarak kimlik
KaosQ+; düşündükçe heyecanlanıyoruz!
KaosQueer+
QUEER MUAMMANIN İNŞASI
Biz Kimiz?
Lisede Cinsiyetçilik ve Homofobi
Azınlık, Devlet ve Halk
MODERNİTE SONRASI AŞKTA BİREYSELLİK VE AİDİYET
Orta Savunma, La Masia ve Topla Oynamak
Ayrımcılık Karşıtı Sempozyum Tamamlandı

Kaos GL Dergisi: 124. Sayı

28 Nisan 2024 Yazan:  
Kategori: Dergi & Fanzin, Duyurular, Edebiyat, Sanat

Kaos GL #124

Mayıs-Haziran, 2024

Sınırların Ardında Buluşmak

Bu sayıda tasviri edilen “sınır”, beden, dil, mekân ve dünyanın yüzü üzerindeki zimmetlerin bütünü oldu aslına bakarsanız. Bize de hem bunları deşifre etmek, hem de gönüllerden geçeni derlemek kaldı. Nefes alanlarımızın, çekilen sınırlar ile belirlendiği dünyada kulağımıza gelen bir dolu sözcük var: Sınırı geçmek, sınır ötesi operasyon, sınırsız özgürlük, sınırını bilmek, sınırda yaşamak, “Ben muhafazakâr demokrat bir partinin bakanıyım”, sınırı aşmak, Türk aile yapısı, genel ahlak, vatandaşı olmak, sınır çekmek, “Bu yüzyılın meselesi değil, “Bu kadar da olmaz”, “Burası Türkiye, Hollanda değil”, “O kadar da değil!”…

Sınırla ilgili aklımıza gelen bütün deyimler, kalıplar ve söylemler, “sınır” denilenin bir yasağın başladığı yer olduğunu hatırlatıyor bize. Sınırlanmak ya da bir sınırla çevrilmiş olmak, hep bir aidiyet alanını, bir kabul edilebilir kimliği ve sınırın ötesindeki “biz”den olmayanı bildiriyor hepimize. Bir sınırla belirlenmiş olmak ya da çevrilmek, aynı zamanda bir sınırın iki yakasında yer alan ve birbirine teması yasaklanmış, aralarında düşmanlık inşa edilmiş ve iletişimleri kesilmiş -belki de hiç kurulamamış- farklı insan gruplarını bize anlatıyor. Sınır, mallardan, bedenlerden, topraklardan, mekânlardan önce zihinlere duvar örüyor. Önyargıların ve nefretin temelleri sınırla oluşturuluyor.

İster mecazen isterse fiilen belirlenmiş bir çizgi olarak sınırı ihlal etmeye yönelik her girişimin cezalandırıldığını belirten Kaos GL Dergisi Yazı Kolektifi’nin derlediği dergide her sınır zorlandı. “Nedir sınır? Nerede başlar? Sınırın içi ve sınırın dışı neresidir? Sınırın öte yakasına geçersek ne olur? Gerçekten de sınırlar ihlal edilebilir mi ya da sınırlar tümden kaldırılabilir mi? Sınırsız olabilir miyiz? Peki, ya sınırları belirsizleştirecek hatta belki silecek olursak, sınırları ihlal etmeye gerek kalır mı?” soruları etrafında derlenen dosya yazıları, bu dergide sınırlarına sığmadı ve tüm dergiyi kapladı.

Dosya, kapılarını Cahide Sarı, Didem Çelik, Emre Özcan, Hakan Bilge, Hatice Pınar Şenoğuz, İmge Oranlı, Latife Akyüz, Levent Şentürk, Murat Çınar, Neşe Özgen, Poyraz Şahin, Sinan Elitemiz, Volkan Yılmaz, Yasemin Akis, Yigilante Kocagöz ve Yusuf Eradam’a açtı.

Kendi sınırlarını zorlayan dosya, Homofobiye Karşı Bölgesel Ağ üyesi Yunanistan Athens Pride, Arnavutluk Pro LGBT, Israeli Queers for Palestine ve Sırbistan Queeria Center örgütlerine mikrofonu uzattı. Dosya dışı sayfalar, Fırat Demir’le yeni kitabı üzerine söyleşen Ebru Tönel’i ve futbola başka bir bakış atan Osman Bulugil’i ağırladı. Hayriye Kara, Türkiye’de yaşayan mülteci dostlarımızla İran’a sırt dönüp sınırın bu tarafına geçmeyi sordu. UMUM’un konuğu Fahrettin Örenli, “Natural History Museum” çalışmasıyla dosyamızı taçlandırdı. Ermenistan’lı fotoğraf sanatçısı Nazik Armenakian, Erivanlı bir trans seksi işçisi, bakışları ve bedeniyle her sınırı aşan Layma’yı dergimizin kapağına armağan etti.

Bütün yazılar ve görseller, sınırların delik deşik olduğu, giderek anlamsızlaştığı ve ortadan kalktığı bir dünyayı hayal etmek için…

125. Sayı: “Göç ve Mültecilik”

Temmuz-Ağustos sayımızda “göç”ü ve “mültecilik”i dert ediyoruz. Taşrada yaşama imkânı bulunmadığı için metropollerde verilen uğraşıdan, hep geriye duyulan özleme ve tam gidememe hallerine… Ölüm korkusundan, başka bir ülkede yaşamaya mecbur bırakılmaya; yersiz yurtsuz kalma hallerimize… Mülteci LGBT’lerin İran’dan başlayan kara tren yolculuklarından, Türkiye’de “tekin olmayı bekleme” duraklarına… İşçi göçleri ve “ucuz işçiler”’den “cahil Türkler”e ve sonunda “terörist Müslüman” kimliğine evrilen göçmenlik hallerine… Entegrasyondan, asimilasyona… Dertlerimiz çok ve büyük. Soruyoruz: Sığınılan limanlar ve yeni yaşam alanları, gerçekten daha mı özgür?

1 Mayıs’ta gökkuşağı bayrağı altında buluşmak üzere…