İstanbul Modern, Fotoğraf Koleksiyonundan Bir Seçki Sunuyor

“Dünden Sonra”

İstanbul Modern, kuruluşundan bu yana oluşturduğu koleksiyonundan bir seçkiyi Dünden Sonra adlı sergiyle izleyicilerle buluşturuyor. 16 Şubat - 3 Haziran 2024 tarihleri arasında İstanbul Modern Galerisi ve müzenin alt katında yer alacak sergide 53 sanatçının 179 yapıtı yer alıyor. Ayrıca 66 sanatçının 213 yapıtı da dijital ortamda gösterilecek.

Türkiye’de fotoğrafın modern ve çağdaş örneklerini bir araya getiren sergi, Osmanlı döneminden günümüze uzanan süreçte fotoğrafın teknik ve kavramsal gelişimini ortaya koyuyor. Bugünden geriye doğru bir akışla ilerleyerek, Türkiye’de fotoğrafın günümüzde ulaştığı noktadan 1800’lerin Pera’sına dek fotoğraf serüvenini ele alıyor. 

Dünden Sonra sergisinin küratörlüğünü, açıldığı günden bugüne Fotoğraf Galerisi’nin yöneticiliğini yapan ve koleksiyonun kimliğini biçimlendiren Engin Özendes üstleniyor. Sergi, geçmişin ve günümüzün birikimini bütünlüklü bir biçimde izleyiciye sunarken, bundan sonraki yıllar için koleksiyonun gelişimine de ışık tutuyor.

 

26 fotoğraf sergisinde 220 sanatçı

Basın toplantısında konuşma yapan İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı, İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi’nin müzenin açıldığı 2024 yılından bu yana dünyada ve ülkemizde fotoğrafçılığın gelişim sürecini yansıtan örneklerinin yanı sıra genç sanatçıların yeni ve farklı bakış açılarını sunan sergilere ev sahipliği yaptığını belirterek, yurt dışı sergilerinden söz etti: “İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi, genç Türkiye’nin gelişen ve yenileşen yüzünü dünyaya tanıtan, belge fotoğrafının Cumhuriyet dönemindeki en önemli ilk temsilcilerinden Othmar Pferschy’nin arşivinden bir seçkiyi Avusturya’nın çeşitli kentlerindeki sergilerle izleyiciyle buluştururken, üç müzenin işbirliğiyle gerçekleşen sergiyle ilk kez Türkiye, Rusya ve Yunanistan’dan genç sanatçıların yapıtları Moskova ve Selanik’te uluslararası fotoğraf bienallerinde yer aldı. Fotoğraf Bölümümüz, yenilikçi altı fotoğraf sanatçımızın Galata Köprüsü ve çevresine odaklanarak özel olarak hazırladıkları çalışmalarını Fransa’da Türkiye Mevsimi kapsamında Paris’te sergiledi.”

Oya Eczacıbaşı, yedi yıl boyunca İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi’nin küratörlüğünü üstlenen Engin Özendes’in özverili çalışmalarıyla Türkiye’nin sayılı arşivlerden birine sahip olan fotoğraf bölümünün farklı dönem, üslup ve yaklaşımları içeren koleksiyonuna sürekli yeni çalışmalar kattığını belirtti.

Küratör Engin Özendes, İstanbul Modern’in ülkemizin, bünyesinde koleksiyonu ve galerisiyle bir fotoğraf bölümü olan tek müzesi olduğunu vurgulayarak, “İstanbul Modern’in fotoğraf koleksiyonu, Osmanlı döneminden Cumhuriyet başlangıcına, Türkiye’de fotoğrafın temelini oluşturan 50’ler sonrasından 60’lara, 70’lere ve günümüzün önemli sanatçılarına uzanıyor. Yedi yıl önce 312 adet fotoğrafla başladığımız koleksiyonumuzdaki çalışma sayısı bugün 7311’e ulaştı” dedi.

Engin Özendes, İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi’nde bugüne dek 26 fotoğraf sergisinde, Türkiye’nin yanı sıra çeşitli ülkelerden 220 sanatçının çalışmasının sergilendiğini belirterek, fotoğraf bölümünün, Türkiye’den genç fotoğrafçıların çalışmalarını ve koleksiyonundan örnekleri Avusturya, Fransa, Rusya ve Yunanistan’da açılan sergilerle izleyicilerle paylaştığına değindi.

Dünden Sonra: İstanbul Modern Fotoğraf Koleksiyonundan

Fotoğrafın Osmanlı’daki ilk adımları

Fotoğrafın icadından sadece bir yıl sonra Fransa’dan yola çıkan Fransız ressam Horace Vernet ve Daguerreotype çekimleri yapan Goupil Fesquet 1840 yılında İzmir’e vardılar. Fotoğrafın dünyaya yayılmasına öncülük edenler; maceraperestler, yazarlar, arkeolojik kalıntılarla ilgilenenler, ressamlar ve mimarlardı. Bu gezgin fotoğrafçılar, kendilerine yabancı gelen Doğu kentlerinde önceleri manzara fotoğrafları çekerken zamanla fotoğraf makinelerini sokaktaki insanlara da çevirdiler. Anıtlar, çarşılar, sokaklar, köy pazarları ile birlikte kompozisyonun içine giren insan, Osmanlı İmparatorluğu’nda yerli stüdyoların açılmasını sağladı. İlk stüdyoların sahipleri, Ermeniler ve Rumlardı. Bu stüdyolar, 1850’li yıllardan başlayarak İstanbul’un Batı yaşamına en yakın bölgesi olan Grand’ Rue de Péra’da yerlerini aldılar. Sergide de fotoğrafları yer alan Abdullah Frères, Sébah & Joaillier, Guillaume Berggren, Mihran İranyan ve Gülmez Frères 19. yüzyıldan günümüze görüntüler bıraktılar.

Cumhuriyet ve belgesel fotoğrafçılığı

Belgesel fotoğrafın Cumhuriyet dönemi başlangıcındaki en önemli temsilcisi olan Othmar Pferschy, Türkiye’yi dolaşarak binlerce fotoğraf çekti. Bu yılların fotoğrafları Türkiye’nin tarihi yerleri, doğada insan manzaraları, kentlerin modernleşen yüzü gibi özellikle olumlu ve güzel kareleri yansıtma sorumluluğu taşıyordu.

1932’de açılan halkevlerinin çalışmaları fotoğrafın yaygınlaşmasına çok büyük katkıda bulundu. Fotoğrafçılar arasında Anadolu’yu gezerek belgelemek yaygınlaşırken, kentlilerin kırsala olan ilgisi ve buradaki gerçeklikleri belgeleme eğilimi de dikkat çekiyordu. Aziz Albek, Cafer Türkmen, Nevzat Çakır, İbrahim Zaman, Gültekin Çizgen, Arif Aşçı ve Atilla Torunoğlu gibi sanatçılar kendi özgün yorumlarıyla belgesel fotoğrafçılığın önemli örneklerini ortaya koydular.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında, Süreyya Bükey’in öncülüğünde başlayan artistik portre çekimi zamanla sınırlarını stüdyoların dışına taşırarak insanların yaşam alanlarına, hayatlarına ve yüzlerinden yansıyan ifadeye odaklandı. Sergide farklı kuşaklardaki üç sanatçının kamerasından -Lütfi Özkök, Sedat Pakay ve Bennu Gerede- ve edebiyat dünyasından Samuel Beckett, Nazım Hikmet, Aliye Berger ve Can Yücel gibi önemli karakterlerin portreleri yer alıyor.

Modern çalışmalar

Belgesel fotoğrafçılık, zamanla yerini kavramsal yaklaşımlara ve sanatçı müdahalesinin güçlü bir şekilde hissedildiği kurgulara bırakır. Dijital olanakların gelişmediği 20. yüzyılın ilk yarısında, deneysel çalışmalar karanlık oda teknikleriyle sürdürülürdü. Üst üste pozlandırma tekniğiyle agrandizörde ortaya çıkan fotoğraflarda bugünün dijital manipülasyonlarını ve kurgusal fotoğrafın ilk örneklerini görmek mümkündü. Sergideki Mustafa Kapkın ve Baha Gelenbevi’nin fotoğrafları bu tür deneysel çalışmalardandır. Diğer yandan 1980’lerden itibaren Şahin Kaygun’un boya ve kolajı fotoğrafın sınırlarına kattığı çalışmaları, fotoğrafımızda ilk resim-fotoğraf örnekleridir.

Gündelik hayatın önemli bir çıkış noktası olduğu yaklaşımlarda şehir, sanatçılar için başlı başına bir deneyim alanına dönüşür. Kenti gözlemleyen, sokaklarında dolaşan fotoğrafçı, kentin mimarisi, kaotik yapısı, duvarları ve insanlarını kendi bireysel yaklaşımı ile kadraja alır. Sevim Sancaktar, Burhan Doğançay ve Selim Güneş, kent duvarlarına hiçbir müdahalede bulunmadan çektikleri fotoğraflarında kurgusal etkiler yakalarken, Jak Baruh, Burcu Aksoy ve Murat Germen benzer bir etkiyi dijital olanaklarla yaratırlar.

Sergide yer alan Sıtkı Kösemen, Kamil Fırat, Paul McMillen, Ahmet Öner Gezgin, İzzet Keribar, Cem Turgay ve Orhan Cem Çetin ise çalışmalarında zaman, varoluş ve ölüm gibi bireysel temalardan yola çıkarak kurgu ve gerçekliği bir araya getirirler.

Sergide yer alan sanatçılar:

Abdullah Frères, Cengiz Akduman, Burcu Aksoy, Aziz Albek, Ersin Alok, Arif Aşçı, Tahsin Aydoğmuş, Jak Baruh, Guillaume Berggren, Atila Cangır, İbrahim Coşkun, Nevzat Çakır, İsa Çelik, Orhan Cem Çetin, Gültekin Çizgen, Burhan Doğançay, Şakir Eczacıbaşı, Ahmet Elhan, Kamil Fırat, Baha Gelenbevi, Bennu Gerede, Murat Germen, Ahmet Öner Gezgin, Ara Güler, Gülmez Frères, Sami Güner, Selim Güneş, Mehmet Günyeli, Mihran İranian, Sabit Kalfagil, Mustafa Kapkın, Cengiz Karlıova, Şahin Kaygun, İzzet Keribar, Mehmet Kısmet, Sinan Koçaslan, Sıtkı Kösemen, Paul McMillen, Aslı Narin, Ömer Orhun, Bülent Özgören, Lütfi Özkök, Sedat Pakay, Othmar Pferschy, Rubellin Père & Fils, Sevim Sancaktar, Sébah & Joaillier, Gökşin Sipahioğlu, Atilla Torunoğlu, Cem Turgay, Yusuf Tuvi, Cafer Türkmen, İbrahim Zaman.

Yorumlar

Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz...
Yorumunuzda avatar çıkması için gravatara üye olmalısınız!