Anasayfa / Sinema (sayfa 4)

Sinema

Rang-e Khoda (1999, Allah’ın Rengi) – Mecid Mecidi

Kuş misali her çeşmeye konarsın, Acı tatlı demez, içer kanarsın, Ene’l Hakk’ı yakın görmek dilersin, O kafadan bakan göz ile değil. -Dedemoğlu- Bazı filmleri izledikten sonra yüreğinizde tatlı bir his bıraktığını hissedersiniz. Belki film o kadar ciddi mesajlar ya da felsefi problemler içermez ama o tatlılık sizin algınızda filmin uzun ...

Devamı »

Teorema (1968, Pier Paolo Pasolini)

Zihindeki dengesizlik, Piaget tarafından, “karşılaştığımız bir durum ya da nesnenin zihnimizdeki şemalara uymaması” şeklinde tanımlanmıştır. Karşılaştığımız durum, nesne ve olguları kategorize (şematize) ederek işleyen beyin, yeni durumları da bu şemalara dâhil ederek yoluna devam eder. Ancak bazen öyle şeylerle karşılaşır ki, bu durum ya da nesne zihindeki hiçbir şemaya uymaz ...

Devamı »

Kurbağalar (1985, Şerif Gören)

Bir Teslimiyet Panoraması Kaynayan kurbağa sendromunu hiç duydunuz mu? Kurbağa aşırı sıcak bir sıvının kaynadığı kazana atıldığında tek bir hamle ile dışarı fırlar ve kurtulurmuş, ama eğer oda ısısında bir sıvının içine konursa ortama uyum sağlayıp gevşeyerek kendini salıverir, ısı aniden yükseldiğinde ise artık çıkmak için hamle yapacak gücü bulamadan ...

Devamı »

Love (2015, Gaspar Noé)

Ars longa, vita brevis… Yakın zamanda sinemaya baktığımızda, Mulvey’in veya Zizek’in* baktığı açıdan, sanatsal aşkın pornografik hazcılığını en provokatif şekilde yansıtan iki isimle karşılaşırız: Lars von Trier ve Gaspar Noé.** Bu yazı da Gaspar Noé’nin Aşk’ından geriye kalanlar… “Sen ne kadar azsan, yaşamını ne kadar az belirtirsen, o kadar çoğa ...

Devamı »

40 Metrekare Almanya (1986, Tevfik Başer)

Sınırsız Hiçlik İsviçreli yazar Max Frisch; 1961 ile 1973 arası I. Kuşak misafir ya da göçmen işçi dönemi olarak geçen zaman diliminde Almanya’ya göç eden Türkler için, ‘’Biz işçi bekliyorduk, insanlar geldi.’’ sözü ile özeleştirisini yapıp istisnai bir örnek oluştursa da, göç olgusunun bozulmayan kaidesi; yaşanılan kültür şokunun etkisiyle kimlik ...

Devamı »

Ta kokkina fanaria (1963, Vasilis Georgiadis)

Yunan yönetmen Vasilis Georgiadis’in 1963 yılında çektiği mükemmel bir melodram Ta kokkina fanaria (Kırmızı Fener). Kara film tarzında kotarılmış bir mücevherdir de denebilir. Bu filmi de kara filmlere duyduğum derin sevgiden ötürü keşfettim diyebilirim. Uzun süredir 50’li ve 60’lı yıllardan yaptığım kazı çalışmaları yine parlak bir sonuç verdi; çünkü enfes ...

Devamı »

Beasts of the Southern Wild (2012, Benh Zeitlin)

Su, sonsuzdur; canlı yaşamı suyun etrafında gelişmiş, medeniyet su ile doğmuştur. Ayrıca su yeryüzünün her noktasını yağmurlar yağıp tufan geldiğinde kaplar. Tufanda, fırtınalar kopacaktır. Gücü olmayan boğulacak, yaşayacak yer ve gıda azalacaktır… Dört dalda Oscar adayı olan Beasts of the Southern Wild (Doğanın Hayvanları) filminde dünyanın sonu gelmiş gibi bir ...

Devamı »

Tozlanmış Benlikler: Hitchcock’un Ölüm Kararı

“Sarışınlar çok iyi kurban olurlar. Kanlı ayak izlerini gösteren bakir kar gibiler.” -Alfred Hitchcock “Ben tür yönetmeniyim. Sindrella’yı film yapsam, insanlar at arabasında ceset ararlar.” -Alfred Hitchcock Cinayet ve gerilim türlerinin kült yönetmeni Alfred Hitchcock, ‘Gerilim Ustası’ (Master of Suspence) lakabını kazanma yolunda birçok farklı temayı filmlerinde işledi. Ele aldığı ...

Devamı »

Sahi Bir Bilge Olgaç Vardı

Unutulmuş gibi algılanabilecek bir başlık. Oysaki hayır unutulmadı. Geleneksel hale getirilip getirilemediğini çözemesem de Bilge Olgaç film gösterimleri yapılıyor, adına hürmeten çekilmiş bir belgesel var, hatıraları kitaplarda geçiyor. Türk sinemasının cinsiyetinin erkek olarak bilindiği dönemde bir kadın yönetmen olarak yerini alıp gösterdiği cesaret ve uzun süreli kariyeri kendisi hakkında yazılan ...

Devamı »

Sunset Blvd. (1950, Billy Wilder)

Sunset Boulevard (1950, Sunset Bulvarı) şaşaalı Hollywood endüstrisinin acımasız iç yüzünü ve sesli döneme geçişle sönüp giden yıldızların kaybolan şöhretlerini, trajik düşüşlerini göstermekle kalmayıp aynı zamanda narsist bir eski yıldızın hayata, yarattığı sahte benlikle ve egolarıyla tutunmaya çalışmasını anlatmaktadır. Film her zaman havuzlu bir evi olmasını isteyen genç senarist Joe ...

Devamı »

Sonuncu Jön: Tarık Akan

Tarık Akan’ın doğum tarihine hiç dikkat ettiniz mi? Dünyaya geldiği yıl bin dokuz yüz kırk dokuzdur. Tevellüdü, Yeşilçam’ın Yeşilçam olduğu en cafcaflı dönem, yani altmışların sonu ve yetmişlerin başı için oldukça geç bir tarihtir aslında. Ancak bu gecikme onun için hiçbir engel teşkil etmemiş, tersine, kendisinden bir kuşak önce, otuzlu, ...

Devamı »

Feminist Filmlerde Sınır İhlali

Anneke Smelik’in feminist sinemaya ve film teorisine, dişil öznelliğin temsili içinden baktığı kitabının temelleri, 1978’de ilk kez feminist bir film seyrettiğinde atılır. Benliğinde iz bırakacak denli derinden sarsan, onu feminist bir seyirci olarak kuran bu film, Margarethe von Trotta’nın Christa Klages’in İkinci Uyanışı’dır. Filmlerinde mutlaka iki kadın kahramana yer vererek ...

Devamı »

They Live (1988, John Carpenter)

Holywood Sineması çoğu zaman sinemayı ticari bir sektör ve filmi de ideoloji pompalayıcı bir meta olarak karşımıza çıkarır. Ancak “Her iyinin içinde bir kötü; her kötünün içinde de bir iyi vardır” düsturu gereğince, Holywood Sinemasını da toptan çöpe atamayız. Nitekim 1988 yapımı They Live (Yaşıyorlar) filmi de Holywood’un bize göre ...

Devamı »

Apocalypse Now (1979, Francis Ford Coppola)

İngiliz edebiyatının en önemli modern klasiklerinden olan ve Jale Parla’nın deyimiyle okuru değişik anlatı katmanlarında gezindiren, Joseph Conrad’ın Karanlığın Yüreği adlı romanının iki uyarlaması mevcut. Bunlardan ilki Francis Ford Coppola’nın Kıyamet (1979, Apocalypse Now) filmi. Tam anlamıyla bir klasik. Michael Ryan ve Douglas Kellner, Politik Kamera adlı kitabında bu filmi ...

Devamı »
kuşadası escort
çankaya escort
escort izmir