Kate Atkinson’un Human Croquet Romanı

8 Aralık 2024 Yazan: admin  
Kategori: Edebiyat, Eleştiri, Kitabiyat, Kitaplar, Manşet, Roman, Romanlar, Sanat

Kate Atkinson’un postmodern romanı Human Croquet, Viktorya dönemini (Victorian Era), ataerkil sistemi, ataerkil toplumu (patriarchal society) derinlemesine incelemiş; Viktorya döneminde yaşayan ergenlik çağındaki bir genç kızın hayatını onun ağzından, inişleriyle, çıkışlarıyla kaleme dökmüştür. Bunu yaparken Atkinson zaman, mekân, rüya, bilinçaltı ve delilik kavramlarını gerçekte Isobel’in ailesine ne olduğunu okuyucuya göstermek için ustaca kullanıyor.

Roman, Isobel’in geçmişi anlatmasıyla başlıyor; şimdiki zaman, geçmiş zaman, uzak geçmiş zaman, şimdiki zaman, geçmiş zaman, şimdiki zaman, geçmiş zaman ve muhtemel gelecek olarak sonlanıyor.

Atkinson’un tarzı, eserlerini bir alt metin bir de üst metin olarak okuyucuya düşündürmesi ve incelemesini sağlamasıdır. Bu yüzden romanı iki biçimde inceleyebiliriz. Üst metin olarak bakıldığında; annesi ölmüş bir genç kız (Isobel) ve geride babası (Gordon), erkek kardeşi (Charles), halası (Vinny) ve büyükannesiyle (Charlotte) yaşamaya çalışmaktadır.

Dışarıdan bakıldığında bu ailede bir gariplik yoktur; fakat alt metin olarak baktığımızda karmakarışık bir aile, karmakarışık bir toplum, toplumun gerektirdiği şekilde davranmaya çalışan insanlar, gerçekleri kendi inandıkları şekilde saklamaya çalışan, olaylar hakkında hiç inanmasalar da kendilerine masallar uyduran, kafası karışmış, toplumun verdiği rollere ayak uydurmaya çalışan insanlardır.

Romanın içinde barındırdığı nitelikler daha ilk sayfalarda göze çarpıyor. “I am mad, therefore I am.” Isobel’in kendini tanıtırken söylediği ilk cümle. “Ben deliyim, öyleyse varım.” Bu ifade çok tanıdık birinin en bilinen sözlerinden biri; Descartes’ın “I think, therefore I am” yani “Düşünüyorum, öyleyse varım.” sözünden devşirme… Bunun gibi göndermeler romanda sıkça yapılıyor. En başta böyle bir yetim hikâyesinin olması bize Jane Eyre’i, Isobel’in Alice gibi kendini savunmak için yetişkin dilini kullanması iki karakterin de topluma ayak uyduramaması, merakları yüzünden başlarının derde girmesi, yetişkin dilini kullanmaları birbirlerine bağdaştırılan özellikler…

Romanda, Alice in Wonderland’e, masallara ve masalların çıkış noktasına; aslında masalların yalan olduğu, gerçek hayatla hiç bağdaşmadığı, toplumun insanlara masal karakterleri gibi davransınlar diye, toplum tarafından verilen rollere uymaları gerektiğini ve bu düşüncelerin daha çocukken masallar tarafından insanlara empoze edildiğini; kitap okumak iyidir, masallar insanı toplumun iyi üyesi haline getirir gibi “gerçekleri” vurgulayan sıkça yapılan göndermeler var.

Bunun yanı sıra Shaespeare‘in düşüncelerini doğrular nitelikte göndermeler var; örneğin masalların, hikâyelerin, toplumun yaptırımlarının aksine cinsel rollerin toplum tarafından tanımlanamayacağı, bu rollerin doğal olduğu, toplumun yaptırımları sonucu kazandırılamayacağı vurgulanmıştır ki bu düşünce Shakespeare’in eserlerindeki karakterlerin çıkış noktasıdır.

Romanın başlığına bakacak olursak, Human Croquet bir oyunun adıdır. Bu oyun en az dört kişiyle oynanır. İki kişi karşı karşıya geçer, el ele tutuşup ellerini yukarıya kaldırırlar, gözleri bağlı olan diğer kişi yanındaki kişinin verdiği emirlerle o iki kişinin oluşturduğu halkadan geçmeye çalışır. Kitabın başlığında bile alt metin, üst metin farklılığı vardır. Üst metin olarak bakıldığında, bizdeki “aç kapıyı bezirgân başı” oyununu hatırlatır; fakat alt metin olarak bakıldığında, romandaki karakterlerin birbirlerinin durumlarını görmeksizin, birbirlerinin hayatlarına çarparak, müdahale ederek toplumun yaptırımlarıyla nasıl körce koştuklarını söyler.

Eğer bu tür romanları okumayı seviyorsanız, size hiç düşünmeden tavsiye ederim. Kate Atkinson’un sadece bir romanı Türkçeye çevrilmiştir: Emotionally Weird (Acayip Hisli). Çevirilerinin yapılmamasının nedenini sadece ilgisizlik olarak görüyorum. Eğer bir gün bu romanı Türkçeye çevirme şansına ulaşırsam, hiç düşünmeden çeviririm.

Yazan: Gamze Kuzu

GamzE@sanatlog.com