Anasayfa / Etiket Arşivi: iran sineması

Etiket Arşivi: iran sineması

Marmoulak (2004, Kertenkele) – Kamal Tabrizi

İran sineması genel itibariyle duygusal, dram filmlerinin yoğunlukta olduğu bir yapıya sahiptir. Bunu İran coğrafyasının tarihsel seyrinden tutun da geçirdiği onlarca talihsiz deneyime kadar birçok sebebe bağlamak mümkün. Ancak bu İran toplumunun bir mizah anlayışının olmadığı anlamına gelmiyor. Nitekim Nietzsche’nin, “İnsanoğlu hayatta o kadar acı çeker ki, canlılar arasında yalnız o, ...

Devamı »

Rabb’in Sinemadaki Gözü: Mecid Mecidi

Bugün, sanatın her veçhesine ortalamanın üzerinde bir perspektiften bakıldığı herhangi ortamda sinema dünyasından bahsedilirken İran ekolü hiçbir şekilde es geçilmiyorsa, bu durumun ortaya çıkışında diğer birçok İranlı usta ile birlikte Mecid Mecidi’nin de büyük katkı sahibi olduğu yadsınamaz. Sıradan ama yüce gönüllü insanları, basit gibi görünen ama derin öyküleri ve ...

Devamı »

Rang-e Khoda (1999, Allah’ın Rengi) – Mecid Mecidi

Kuş misali her çeşmeye konarsın, Acı tatlı demez, içer kanarsın, Ene’l Hakk’ı yakın görmek dilersin, O kafadan bakan göz ile değil. -Dedemoğlu- Bazı filmleri izledikten sonra yüreğinizde tatlı bir his bıraktığını hissedersiniz. Belki film o kadar ciddi mesajlar ya da felsefi problemler içermez ama o tatlılık sizin algınızda filmin uzun ...

Devamı »

Lakposhtha parvaz mikonand / Turtles Can Fly (2004; Kaplumbağalar da Uçar)

Göl kenarında yaşayan bir kaplumbağa, çevresindeki kuşları sürekli izler, onlara imrenirmiş. Zaman geçtikçe bu kuşlarla arkadaş olmuş ve duygularını paylaşmış. Kaplumbağa, yaşadığı gölün diğer tarafına gitmek istiyormuş; ama kendisi de biliyormuş, gidecek olsa bu gezinin bir ömür süreceğini. Kaplumbağa: “Keşke ben de sizin gibi uçabilseydim.” demiş kuşlara. Kaplumbağanın bu dileğini ...

Devamı »

Taste of Cherry (1998, Abbas Kiarostami)

— Çukura biraz toprak atamaz mısın? — Atabilirim ama birisinin üzerine değil, birisinin kafasına değil (…) Nefes almanın en acımasız gerçeklerinden biri olan ‘intihar’ olgusunu, zihin sofralarımıza ortaya karışık zenginliğinde sunmuş olan Abbas Kiarostami’nin sinema kapısına şunu yazsak mübalağaya kaçmış olmayız: “Sinema eğlendirmez, kandırmaz!” Her ne kadar İran Sineması’nın başlangıç ...

Devamı »

Safar e Ghandehar (2001; Kandahar / Ayın Ardındaki Güneş)

  “Bence Afganistan’daki Buda heykelini kimse yıkmadı… O heykel insanlıktan utanç duyduğu için kendisi yıkıldı. Dünyanın Afganistan gerçeğine karşı gösterdiği duyarsızlıktan utandı ve daha fazla dayanamadı. O dünyanın en büyük Buda heykeliydi ama milyonlarca insanı kurtarmak için büyüklüğünün hiçbir işe yaramadığını gördü.” — Mohsen Makhmalbaf —     Günümüz İran ...

Devamı »