Kıyı: 282. Sayı

İçerikten seçmeler:

Esat Akıncı – Sahi Biz Neyle Uğraşıyoruz

Hikmet Aksoy – Karikatür

Remzi İnanç – Sezai Karakoç’la Necip Fazıl’a Gittiğimizde

İsmail Uyaroğlu – Hücreden Cevap (Şiir)

Ahmet Günbaş – İnce Ayar (Şiir)

kiyi-dergisi-282.sayi-sanatlog-kultur-blogu-dergi-haberleri

Hüseyin Atabaş – Dil, Din ve Dünya Düzeni

Mehmet Kıyat – Tuzaklar ve Sıfırın Beli (Şiir)

Kemal Yalçın – Anadolu’nun Sesi Ruhi Su 100 Yaşında

Ömer Akşahan – Yıllıklara Bir Bakış

Ömer Faruk Hatipoğlu – Minnet (Şiir)

Ümit Tarı – Stefan Zweig’in “Montaigne”i

Ayten Mutlu – Biz İnsanlar (Şiir)

Hakan Bilge – Femme Fatale: Hiç Kimsenin Kadını

Başak Tuncel – Her Sayı Kıyı’da Bir Şair

Kaos GL: 126. Sayı

28 Ağustos 2024 Yazan:  
Kategori: Deneme, Dergi & Fanzin, Duyurular, Edebiyat, Eleştiri, Kitaplar, Sanat

Kaos GL #126

Eylül-Ekim, 2024

Bu dergi, direnişlerin bir manzarası… Hastalıktan ideolojiye damgalamaya karşı bedensel direnişlerin… Bunun ne anlama geldiğini LGBT’ler ve kadınlar çok iyi bilir dedik; hem kendi direnişlerimizi derledik, hem de çemberimizde kihikâyeleri… Toplum sağlığını bozan ve toplum düzenini tehdit eden bizler, işte karşınızdayız!

Dosyamızın masaya yatırdığı meseleler dillendirmekle bitmiyor: Kürtaj tartışmalarının ve çocuk doğurma telkinlerinin gölgesinde, Dilan Bozgan,“Bedenim ne kadar benim?” sorusunu soruyor. Elif Kutlu, normlarla belirlenmiş ve sınırlanmış olmayı; Elif Yılmaz, insana, hayvana ve yeryüzüne özgürlük etrafında bedensel haykırışı; Erinç Seymen, neyin hasta ve neyin sakat olarak adlandırıldığını; Erkan Oruçoğlu, tıbbın kollarında can çekişen eşcinselliği; GüçlüSevimli, 2024’li yılların ölüm orucu direnişlerini; İlksen Gürsoy, trans kimliklerin “hastalıklı” tanımlanışını ve damgalanışını; Nurhayat Köklü, imkânsız kimliklerive kimliklere karşı direnen bedenleri; Ruveyda Tunç, İsrail’deki gençlerin vicdaniret direniş pratiklerini; Sait Çetinoğlu, “bu coğrafyanın kadim halklarının yokolmaya karşı direnişini”; Sema Semih, “zır bir lubunya olarak” dünyanın geri kalanına karşı koyuşunu; Seven Kaptan, DSM-5 sürecinde transseksüelliğin rotasınıve Ulaş Sona “Her şey bu kötü dünyada yaşadığımız için ideolojik, 37 yerinden yaralı bir hareketin yol arkadaşları olduğumuz için de her birimizin varlığı politiktir!” cümlesiyle trans direnişini dergiye taşıyor. Müge Tuzcu ve OsmanEvcan da, dergiye şu an bulundukları hapishanelerden yazıyor. Müge Tuzcu, Amed’in ayakta kalan çocuk bedenlerini; Osman Evcan ise bedensel bir direnişolarak veganlığı anlatıyor.

Dosya dışında, Cenk Erdem, gitarın ustası Carlos Santana’yı, yeni albümüne dair konuşmak üzere dergimize davet ediyor. Hakan Bilge, yazısıyla “Sapına kadar erkekler, feminizmi def ederler!” diyor. Osman Bulugil, gösterinin futbolunu vefutbolun gösterisini yazıyor. Ozan Ezgi Berberoğlu, 31 Temmuz’da aramızdan ayrılan, eşcinsel yazınının büyük ismi Gore Vidal’in anısına “gözler kapalıyken, gerçek dünya başlar” diyor. Nevin Öztop, “kum bataklığı” anlamına gelen TREIBSAND serginin derleyicileri Susann Wintsch ve Necla Rüzgar ile sohbet ediyor. 7. Kadın Kadına Öykü Yarışması’nın 1.lik ödülü kazananı Çağla Esmeratise, “Brezilya Nakışı Günlüklerim” öyküsü ile dergiyi taçlandırıyor.

UMUM sayfasını taçlandıran çalışma, Nilbar Güreş’ten geliyor. İçine soktuğu parmaklarıyla, minicik dünyasının zarını yırtarak onu sonsuz kılan kadını bizlerle tanıştırıyor. Dergi kapağının konuğu ise, “Bir Kadının Günlüğü” serisi ile Murat Tosyalı oluyor.

127. sayının dosya konusu “Sosyal Politikalar”. Yazılarınızı ve önerilerinizi, 5 Ekim’e kadar editor@kaosgl.org adresine bekliyoruz. Bizi sizsiz bırakmayın sakın!

İçindekiler

Nevin Öztop, “Bu dergi, direnişlerin bir manzarası…”

Osman Bulugil, “Gösterinin Futbolu – Futbolun Gösterisi”

Ozan Ezgi Berberoğlu, “Gözler kapalıyken, gerçek dünya başlar”

Elif Kutlu, “Normlarla Belirlenmiş Olmamak Toplumsal Cinsiyet Permütasyonları”

Erkan Oruçoğlu, “Tıbbın Kollarında Eşcinsellik”

Erinç Seymen, “Hasta ve Sakat*”

Nurhayat Köklü, “İmkânsız Kimlikler, Kimliklere Direnen Bedenler”

Kaos GL, “İnsan Hakları Haftasında Ayrımcılıklara Karşı Sempozyum”

Seven Kaptan, “DSM–5 Sürecinde Transseksüalite”

İlksen Gürsoy, “Trans Kimlikler Hastalık Değildir*”

Ulaş Sona, “Biz Üç Kişiydik: Ben, ben ve ben”

Sema Semih, “Deliliğimi mazur görün!”

Dilan Bozgan, “Bedenim “ne kadar” benim?”

Osman Evcan, “Bedensel Bir Direniş Olarak: Veganlık”

Elif Yılmaz, “Hayvan özgürlüğü derken…”

Güçlü Sevimli, ““Hayata Dönüş” Operasyonu ve Ölüm Orucu Direnişi”

Sait Çetinoğlu, “Bu coğrafyanın kadim halkları yok olmaya karşı direndi!”

Müge Tuzcu, “Amed Bedenlerinin* Ayaktaki Çocukları”

Ruveyda Tunç, “Shministim”

Hakan Bilge, “Sapına Kadar Erkekler, Feminizmi Def Ederler!”

Çağla Esmerat, “Brezilya Nakışı Günlüklerim”

Nevin Öztop, “TREIBSAND: Birlikte yaşamın bir aynası”

Kaos GL, “LGBT Gündem”

Cenk Erdem, “Carlos Santana’dan yeni bir ses: Shape Shifter”

Kaos GL Dergisi: 124. Sayı

28 Nisan 2024 Yazan:  
Kategori: Dergi & Fanzin, Duyurular, Edebiyat, Sanat

Kaos GL #124

Mayıs-Haziran, 2024

Sınırların Ardında Buluşmak

Bu sayıda tasviri edilen “sınır”, beden, dil, mekân ve dünyanın yüzü üzerindeki zimmetlerin bütünü oldu aslına bakarsanız. Bize de hem bunları deşifre etmek, hem de gönüllerden geçeni derlemek kaldı. Nefes alanlarımızın, çekilen sınırlar ile belirlendiği dünyada kulağımıza gelen bir dolu sözcük var: Sınırı geçmek, sınır ötesi operasyon, sınırsız özgürlük, sınırını bilmek, sınırda yaşamak, “Ben muhafazakâr demokrat bir partinin bakanıyım”, sınırı aşmak, Türk aile yapısı, genel ahlak, vatandaşı olmak, sınır çekmek, “Bu yüzyılın meselesi değil, “Bu kadar da olmaz”, “Burası Türkiye, Hollanda değil”, “O kadar da değil!”…

Sınırla ilgili aklımıza gelen bütün deyimler, kalıplar ve söylemler, “sınır” denilenin bir yasağın başladığı yer olduğunu hatırlatıyor bize. Sınırlanmak ya da bir sınırla çevrilmiş olmak, hep bir aidiyet alanını, bir kabul edilebilir kimliği ve sınırın ötesindeki “biz”den olmayanı bildiriyor hepimize. Bir sınırla belirlenmiş olmak ya da çevrilmek, aynı zamanda bir sınırın iki yakasında yer alan ve birbirine teması yasaklanmış, aralarında düşmanlık inşa edilmiş ve iletişimleri kesilmiş -belki de hiç kurulamamış- farklı insan gruplarını bize anlatıyor. Sınır, mallardan, bedenlerden, topraklardan, mekânlardan önce zihinlere duvar örüyor. Önyargıların ve nefretin temelleri sınırla oluşturuluyor.

İster mecazen isterse fiilen belirlenmiş bir çizgi olarak sınırı ihlal etmeye yönelik her girişimin cezalandırıldığını belirten Kaos GL Dergisi Yazı Kolektifi’nin derlediği dergide her sınır zorlandı. “Nedir sınır? Nerede başlar? Sınırın içi ve sınırın dışı neresidir? Sınırın öte yakasına geçersek ne olur? Gerçekten de sınırlar ihlal edilebilir mi ya da sınırlar tümden kaldırılabilir mi? Sınırsız olabilir miyiz? Peki, ya sınırları belirsizleştirecek hatta belki silecek olursak, sınırları ihlal etmeye gerek kalır mı?” soruları etrafında derlenen dosya yazıları, bu dergide sınırlarına sığmadı ve tüm dergiyi kapladı.

Dosya, kapılarını Cahide Sarı, Didem Çelik, Emre Özcan, Hakan Bilge, Hatice Pınar Şenoğuz, İmge Oranlı, Latife Akyüz, Levent Şentürk, Murat Çınar, Neşe Özgen, Poyraz Şahin, Sinan Elitemiz, Volkan Yılmaz, Yasemin Akis, Yigilante Kocagöz ve Yusuf Eradam’a açtı.

Kendi sınırlarını zorlayan dosya, Homofobiye Karşı Bölgesel Ağ üyesi Yunanistan Athens Pride, Arnavutluk Pro LGBT, Israeli Queers for Palestine ve Sırbistan Queeria Center örgütlerine mikrofonu uzattı. Dosya dışı sayfalar, Fırat Demir’le yeni kitabı üzerine söyleşen Ebru Tönel’i ve futbola başka bir bakış atan Osman Bulugil’i ağırladı. Hayriye Kara, Türkiye’de yaşayan mülteci dostlarımızla İran’a sırt dönüp sınırın bu tarafına geçmeyi sordu. UMUM’un konuğu Fahrettin Örenli, “Natural History Museum” çalışmasıyla dosyamızı taçlandırdı. Ermenistan’lı fotoğraf sanatçısı Nazik Armenakian, Erivanlı bir trans seksi işçisi, bakışları ve bedeniyle her sınırı aşan Layma’yı dergimizin kapağına armağan etti.

Bütün yazılar ve görseller, sınırların delik deşik olduğu, giderek anlamsızlaştığı ve ortadan kalktığı bir dünyayı hayal etmek için…

125. Sayı: “Göç ve Mültecilik”

Temmuz-Ağustos sayımızda “göç”ü ve “mültecilik”i dert ediyoruz. Taşrada yaşama imkânı bulunmadığı için metropollerde verilen uğraşıdan, hep geriye duyulan özleme ve tam gidememe hallerine… Ölüm korkusundan, başka bir ülkede yaşamaya mecbur bırakılmaya; yersiz yurtsuz kalma hallerimize… Mülteci LGBT’lerin İran’dan başlayan kara tren yolculuklarından, Türkiye’de “tekin olmayı bekleme” duraklarına… İşçi göçleri ve “ucuz işçiler”’den “cahil Türkler”e ve sonunda “terörist Müslüman” kimliğine evrilen göçmenlik hallerine… Entegrasyondan, asimilasyona… Dertlerimiz çok ve büyük. Soruyoruz: Sığınılan limanlar ve yeni yaşam alanları, gerçekten daha mı özgür?

1 Mayıs’ta gökkuşağı bayrağı altında buluşmak üzere…

Zalifre Yazıları: 14. Sayı

Zalifre Yazıları’nın 14. sayısına (Mart – Nisan 2024) katkıda bulunan şair ve yazarlar:

Hüseyin Alemdar 

Özlem Altınkaya

Serap Aslı Araklı

Özgür Asan

Sevil Avşar

Cennet Bilek

Hakan Bilge

Hüseyin Avni Cinozoğlu

Ali Efe

Hasan Efe

Ersan Erçelik

O. Günay

Fatma Kılıç

Mehmet Sadık Kırımlı

Mine Köker

Maksut Koto

Evin Okçuoğlu

Setenay Özbek

Zülfiye Eraslan

Özcan Ozan Öztepe

Hüseyin Peker

Hülya Soyşekerci

Yasemin Şenyurt

Hayal Bilgisi Dergisi: 7. Sayı

 Hayal Bilgisi Dergisi’nin 7. sayısı çıktı. Dergide Ayşe Ünsal, Cihat Albayrak, Emine Köseoğlu, Hakan Bilge, Müştehir Karakaya, Şerif Temurtaş, Yusuf Bal ve daha birçok ismin şiir ve yazıları yer alıyor.

Değerli Hayal Bilgisi Okurları,

Mart 2024’de ilk sayısını yayınladığımız Hayal Bilgisi, Mart 2024’de 7. sayısı ile 1. yılını dolduruyor.

Geride kalan 1 yılda, 32 sayfa ve kendinden kapaklı iken, 72 sayfalık bir hacme kavuştu Hayal Bilgisi. Türkiye’nin pek çok noktasında kitapçıların raflarında yer buldu kendisine. Dergide yayınlanan eserler daha fazla yazı arasından seçilmeye başladı. Dolayısıyla yazılarını gönderen insanlarla tanışıklıklar geliştirdik. Asli amacımız olan bu diyaloglar bizi giderek büyüyen bir aileye dönüştürdü.

Hayal Kitabevi, Temmuz/Ağustos/Eylül/Ekim (2011) ayları boyunca Van Erciş’te bir kütüphane gibi işledi ve sayısız kitap okur ile buluştu. Burada pek çok etkinliğe yer verildiği gibi, ilköğretim öğrencilerine de ücretsiz İngilizce kursları verildi. Kitabevimiz, yaşadığımız ve tüm Türkiye’nin yakından takip ettiği deprem nedeniyle kapandı.

Depremin ardından birçok proje gerçekleştirdik Hayal Bilgisi olarak. 6. sayımızın tüm geliri ile çocuk kitapları satın alıp hediye ettik depremzede çocuklara. Söz verdiğimiz gibi. Okurlarımızın destekleri ile özellikle çocuklara yönelik bu çabalarımız neticesinde hala yüzlerce tebessüm ile karşı karşıya kalıyoruz. Çocuklar, Türkiye’nin dört bir yanından ablaları ve abileri ile mektup arkadaşlığı yapıyorlar, hediyeler alıp, gönderiyorlar. O çocuklar, ‘Ben Edebiyattan Anlarım’ diye sloganlarını yazıp, 7. sayımızın okurları için birer resim yaptılar. Erciş’i, gökkuşağının en güzel renklerine boyadılar.  

Hayal Bilgisi 7, bu bağlamda, ‘Edebiyatçının Sosyal Sorumluluğu’nu sordu Mevzubahis sayfasında. Çünkü parası olanın değil; gönlü olanın yardım edebileceğini, yeteneği ya da bilgisi olanın değil; bilinci ve vicdanı olanın ötekileri tebessüm ettirip hediyeleşmeyi gerçekleştirebileceğini göstermek ve ne yaparsak yapalım, icraatımız ne olursa olsun, elimizdeki malzemeyi ya da insan öğesini mutlu edebilecek tek gerçeğin doğru üslup olduğunu anlatmak istiyoruz.

Olabildiğince dikkat ediyoruz bu nedenle yaptıklarımıza. Hediye paketleri bazen, hediyenin maliyetini aşıyor. Ailemize ayıracağımız vakti, mektuplar, kısa notlar yazmak ya da hediye paketleri hazırlamak için harcayabiliyoruz. Misal, ‘fotokopisini çeksenize o notun, niçin elle yazıyorsunuz’ diyorlar bize. El yazısı; samimiyetin en uç noktasıdır. Biz istiyoruz ki, toplumda farklı noktalarda olan herkes, isimlerinin yanında hangi etiket olursa olsun, samimiyetlerini korusunlar birbirlerine karşı.

Ve istiyoruz ki, ‘çocuk’ insanın en önemli gündemi olsun.  Hayal Bilgisi, bu nedenle çocukları önemsiyor. Bu nedenlerle, Hayal Bilgisi bir edebiyat dergisinin olması gereken halini simgeliyor pek çok açıdan; şiirinde ifade ettiğini kendi hayatında kendisine samimiyet olarak kanıtlayamayan insanlarla işimiz yok bizim. Hırsımız yok. Kıskançlığımız yok. Tartışmaları ön planda tutacak kadar müsrif değiliz Elhamdülillah.

Niyetimiz düşüncelerin, edebi kaygıların gerçek hayatta eylemlere dönüşmesi, harekete geçirebilmesi bizleri ve okurları. Allah, muvaffak etsin.

Hayal Bilgisi’nin sayfalarında mutlaka size hitap eden bir yazı ve yazar ile tanışacaksınız.  Gelecek sayıda buluşmak üzere…

[Cihat Albayrak]

www.hayalbilgisi.org

editor@hayalbilgisi.org

www.ikidelibirkitap.com

Sonraki Sayfa »