Charles Baudelaire – Yoksulları Dövelim!

Ocak 11, 2024 by  
Filed under Edebiyat, Oykü, Sanat, Ustalara Saygı

On beş gün odama kapanmıştım ve çevremde hep, o zamanlar (16-17 yıl önce) moda olan vardı; halkı bir günde mutlu, bilge ve zengin kılan demek istiyorum. Ben de bir güzel sindirmiştim -yani yalayıp yutmuştum, bütün o -mutluluk tacirlerinin, -halka köleleşmeyi önerenlerin, tüm yoksulları tahtlarını yitirmiş krallar olduklarına inandıranların harıl harıl yazdıklarını. -Söylememe gerek yok, o sıralar ben de aptallığın kıyısında dolaşan, beyni sulanmışlardan biriydim.

Ancak, kafamın derinliklerinde, sanki, yenile kapattığım kitaplardaki bütün kocakarı reçetelerinden üstün bir şeyler, karanlık bir tohum yeşerir gibiydi. Ama henüz suyunun suyu diyebileceğim pek belirsiz bir düşündü bu.

Dışarı çıktım, boğazım kurumuştu. Okunan şeyler ne kadar kötüyse insan o kadar hava almak ve serinlemek gereksinimi duyuyor.

Tam bir meyhaneye girerken bir dilenci şapkasını uzattı, öylesine acıklı bakıyordu ki, ruhun maddeyi kıpırdatması, bir hipnotizmacının üzümü gözleriyle olgunlaştırması mümkün olsa, o bakış da öyle, tahtları devirirdi.

Aynı anda çok iyi bildiğim bir sesin kulağımda fısıltısını duydum: İyilik Meleği’nin ya da yanımdan hiç ayrılmayan İyilik İblisi’nin sesiydi bu. Ve fısıldayan sesi şunları söylüyordu: “Eşitlik yalnızca eşit olduğunu kanıtlayanın, özgürlük özgürlüğe layık olanın, onu kazananın hakkıdır.”

 

Hemen sıçradım dilencinin üstüne. Bir yumrukla gözünü öyle bir morarttım ki bir saniye içinde balon gibi şişti. İki dişini dökerken tırnaklarımdan birini kırdım. Doğuştan narin yapılı olduğum ve boksa da az çalıştığım için o yaşlıyı çabucak yere serecek kadar güçlü bulmuyordum kendimi. Bu nedenle, bir elimle ceketinin yakasına yapışırken öteki elimle de gırtlağını sıkıp başını şiddetle duvara vurmaya başladım. Şunu hemen söyleyeyim, çevreye önceden göz atıp kolaçan etmiş, bu ıssız dış mahallede polis falan olmadığını görmüştüm. Daha sonra o cılız altmışlık dilencinin sırtına, kürek kemiğini kırmaya yetecek kadar güçlü bir tekme yapıştırdım, yerdeki iri bir dalı kapıp, ahçıların eti yumuşatmak için dövdükleri gibi ara vermeden sürekli vurdum, vurdum.

Birden, ne hikmettir! Kuramının gerçekleştiğini gören filozofun kıvancı gibi, bu ne kıvançtır! -O kadit kemik yığınının bana döndüğünü, öylesine bozuk bir makineden hiç ummadığım bir güçle doğrulduğunu ve bana göre iyiye işaret sayılan kin dolu bir bakışla, tiridi çıkmış serserinin üstüme atıldığını, gözlerimi şişirdiğini, dört dişimi kırdığını ve aynı ağaç dalıyla beni bir güzel dövüp hamurumu çıkardığını gördüm. -Güçlü yöntemimle onu iyileştirmiş, onuruna, yaşama kavuşturmuştum.

O zaman, bu tartışmanın artık bitmesi gerektiğini belirtmek için, “tamam” anlamında bir işaret yaptım. Stoacı bir filozofun hoşnut haliyle yerden kalktım ve ona: “Şimdi benimle eşit oldunuz, bayım! Lütfen cüzdanımdaki parayı paylaşıp onurlandırın beni; ve şunu da unutmayın, insanları gerçekten seviyorsanız, sizden bir sadaka istendiğinde bütün dilenci meslektaşlarınıza siz de sırtınızda acısını çekerek denediğim kuramı uygulayın.”

Kuramımı anladığına ve öğütlerime uyacağına yemin etti.

Elton John AIDS Üzerine Yazıyor

Ocak 11, 2024 by  
Filed under Duyurular, Edebiyat, Kitaplar, Sanat

İlk kitabını AIDS üzerine yazan Elton John, kitapta AIDS nedeniyle hayatını kaybeden Freddie Mercury gibi dostlarıyla anılarını da anlatacak…

Dünyaca ünlü İngiliz şarkıcı ve besteci Elton John, ilk kitabını AIDS konusunda yazıyor.

“Tedavisi sevgi: Küresel AIDS salgınını durdurmak” adlı kitabın, John’un AIDS nedeniyle hayatını kaybeden Queen grubunun solisti Freddie Mercury gibi dostlarıyla anılarını da içereceği belirtildi.

Kitabın Temmuz ayında raflardaki yerini alacağı, elde edilecek gelirin ise sanatçının kurduğu AIDS Vakfı’na aktarılacağı belirtildi. Elton John, AIDS’in sadece “mucize bir aşı” ile değil aynı zamanda “zihinleri ve yürekleri değiştirerek ve sosyal duvarları aşacak ortak bir çaba” yoluyla tedavi edilebileceğini savunuyor. 

E-kitap Patlaması Sürüyor…

Ocak 11, 2024 by  
Filed under Duyurular, Edebiyat, Kitaplar, Sanat

Her yıl birkaç yayımlayan James Patterson’ın yayın dünyasında ezici bir güç olduğu bilinir. Ağır iş yükünü kitaplarını bir yazar kadrosuyla birlikte yazarak hafifletmeye çalışan Patterson’ın e-kitaplarının satış rakamının 5 milyonu geçtiği ifade edildi.

Patterson kitaplarının sadece 2024’de iki milyon satış eşiğini geride bırakması ise okurlarının artışını sergilemesi bakımından da ayrı bir önem taşıyor.

Beş milyon e-kitap satışı son derece yüksek bir rakam olmakla birlikte Patterson’ın tek güçlü olduğu alan değil; zira 38 dile çevrilen Patterson kitapları sadece geçen yıl dünya çapında 14 milyon kopya sattı. Forbes dergisi, Patterson’ın yayın şirketi Hatchette’e son birkaç yıl içinde 500 milyon doların üzerinde kazanç getirdiğini açıklamıştı.

Patterson’ın çok okunmasının ardında ise, hem genç hem de yetişkin okurlara hitap etmesi ve farklı türlerde yazması gösteriliyor. 5 milyon e-kitap satışının, gelişmekte olan endüstriyi de olumlu yönde etkileyeceği ifade edildi.

Yılmaz Erdoğan, Behçet Necatigil’i Canlandıracak

yeni filmi “Kelebeğin Rüyası”nda ’i canlandıracak. Kadroda Mert Fırat, Kıvanç Tatlıtuğ ve Belçim Bilgin de var…

Sanatçı Yılmaz Erdoğan, ‘Kelebeğin Rüyası’ isimli yeni filminin kadrosunun aşağı yukarı belirlendiğini söyledi.

Filmin bazı bölümlerinin çekileceği Zonguldak’a gelen Erdoğan, Belediye Başkanı Muharrem Akdemir’i ziyaretinin ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Bazı basın yayın organlarında çekeceği filmin adının ”Şairler” veya ”Mükellefiyet Zamanında Aşk” olacağının yazıldığını dile getiren Erdoğan, ancak filminin adının ”Kelebeğin Rüyası” olduğunu söyledi.

Filmde, Zonguldak’ta yaşamış yazarlar Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu’nun hayatının anlatılacağını belirten Yılmaz, ”Epey bir zamandır üzerinde çalıştığım bir proje. Onun için de belediye başkanı Akdemir’e durumu anlattım. Kendisi de filmde oynamak istediğini söyledi. Bu Zonguldak ve bizim için önemli bir projedir” dedi.

Çekilecek filmin bazı bölümlerinin maden ocağında geçtiğini belirten Yılmaz, şöyle devam etti:

”Dün, 17 Mayıs 2024′da meydana gelen grizu patlamasında 30 madencinin yaşamını yitirdiği Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessesse Müdürlüğüne ait maden ocağını gördük. Zonguldak’ı daha yakından ve anlamak açısından bizim için deneyim oldu. Her maden ocağına gittiğimde başka bir ülkeye, başka bir gezegene gelmiş oluyorum. Maden ocağına inmedim ama ineceğim. İstanbul’a gideceğim, bir daha ki gelişimde maden ocağına girerek o dünyayı gözlemleyeceğim. Maden ocağına geldiğimde en kötü şartlarda yaşayan bir insan bile haline şükrediyor, onu gördüm. Ben şu anda yerin üstündeyim onun için maden işçilerini anlamak kolay değil. Dolayısıyla her gelişimde maden şehitleri için dua ediyorum. İnsanlığın trajedisini onlar kendi bünyelerinde yaşıyorlar. Çekeceğimiz film de 1940′lı yıllarda geçiyor. Zonguldak da o dönemde Türkiye’yi sırtında taşımış bir şehirdir. Bu da nasıl taşıdığının bir hikayesidir.”

Bir gazetecinin ”Filmin kadrosunda Kıvanç Tatlıtuğ ve eşiniz Belçim Bilgin var? Diğer oyuncular kimler?” sorusu üzerine Erdoğan, ”Mert Fırat, Kıvanç Tatlıtuğ, Belçin Bilgin ve ben varım. Filmde aslında 3 şair var. Ben Behçet Necatigil’i oynayacağım. O dönemde Mehmet Çelikel Lisesinde, yazarlarımızın öğretmeni olarak görev yapmış. Kadromuz aşağı yukarı belirlendi” diye konuştu.

Filmin çekimlerine Şubat ayı sonlarına doğru başlayacaklarını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

”Filmin İstanbul çekimleri var. Haziran ve Temmuz 2024′de burada çekimler yapacağız. Filmimiz bu yıl sonuna kadar bitecek. Film için dekor yapacağımız yerlere bakıyoruz. O dönemin iskelesini ve ana caddesini dekor olarak kullanacağız. Onun için mekan ve alan bakıyoruz. Benim için asıl önemli olan şey şiirin filmini yapmak. Burada bir kömür damarı var ama Zonguldak’ta aslında şiirin damarı da var. Rüştü Onur’un edebiyat dalı var. İki tane yoksul şairin hayatı beni her zaman cezbetti ve bu benim için bu proje önemli oldu. Şiir, aşk ve madenin karıştığı filmi yapmak beni heyecanlandırıyor.”

Yılmaz Erdoğan, Akdemir’i ziyaretinin ardından Kozlu beldesi yolu üzerinde bulunan eski çöp döküm alanında film platosu için incelemelerde bulundu.

Kerem Topuz’un “Film”i Gösterime Giriyor

Kerem Topuz’un “”i, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki başarısının ardından Türkiye’de vizyona çıkmaya hazırlanıyor…

Dağıtımcılığını Medyavizyon’un üstlendiği Film, 13 Nisan’da sinemalarda izleyicisiyle buluşacak.

Geçtiğimiz Eylül ayında Atlanta Underground Film Festivali’nde “En İyi Yabancı Film” ödülüne layık görülen yapım Türkiye’nin ilk “underground” filmi olma özelliğine sahip.

Yapımcılığını TRT ekranında yayınlanan ‘Elde Var Hayat’ dizisinden tanıdığımız BSK Yapım’ın, senaristliğini ve yönetmenliğini Kerem Topuz’un üstlendiği “Film”; “gösteren ve anlatan” olmanın ötesinde “deneyimleten ve hissettiren” bir anlayışı benimseyerek ’ndaki “Yeni Gerçekçilik” akımına örnek gösterilebilecek iddialı bir yapım olarak izleyicisiyle buluşmaya hazırlanıyor.

Başrollerinde, Takva filmindeki Şeyhin kızı Hacer rolündeki performansıyla dikkat çeken oyuncu Öznur Kula ile genç oyuncular İlker Savaşkurt, Özgür Emre Yıldırım ve Cumali Karakaya var.

Seyircinin tahmin yürütmesine izin vermeden, aşırı ve uçtaki duyguları hissettirme yolunu seçen Topuz, filmdeki eylemlerin şiddete dayalı olduğunu, diyalogların ise küfür ve argodan beslenerek, agresif ve provakatif bir film yaptığını belirtiyor.

FİLM’e İLİŞKİN LİNKLER

Not: “Film” ile ilgili yorum, eleştiri, görseller, oyuncular, künye vs. gibi bilgilere filmin blog sayfasından ulaşabilirsiniz.

Film İnternet Sayfası 

http://www.filmfilmi.com

Film Blog Sayfası

http://filmthemovie.blogspot.com

Fragman

http://youtu.be/8VBoAfFy90s

Facebook

https://www.facebook.com/pages/Film-2011-by-Kerem-Topuz/121874324559970

Twitter

http://twitter.com/filmfilmi

IMDb

http://www.imdb.com/title/tt1863238/