Angels with Dirty Faces / Kirli Yüzlü Melekler

‘Nereye gittiğini bilmiyorsan hangi yoldan gittiğinin hiçbir önemi yok.’ diye buyurur Alice Harikalar Diyarında. Nereye gittiğimi bilmediğim dönemde durmayı tercih ettim ben de. Gözlerimi yeniden açtığım ve çekimlerimle beraber yeniden buradayım…

Burada bu fotoğraflara bakanlara nutuk atmak bir yana dursun, ben sizden gelecek yorumlar için yayımlıyorum bu fotoğrafları; varsayımda muhteşem (!) çalışmalarımı göstermek için değil (yanlış anlaşılmak istemem). Bu çukurun içine her gün biraz daha düşebilmektir tek çabam. (İnsanların ulaşacakları noktanın tepede mi yoksa dipte mi olduğu konusunda benimle farklı düşüncelere sahip insanlar mutlaka vardır ve tahminimce insanlık fütursuzca üremeye devam ettiği sürece de olacak.)

Fotoğraflarımı yazılarla anlatmadım hiç şimdiye kadar, anlatabileceğime olan güvensizliğim ise irdelenmesi gereken ayrı bir nokta. Makinemin tetiğine bastığım anda öldürdüğüm anları biraz da ben yontup sizlere sunuyorum burada; ama bilmenizi isterim ki rol yapmadık hiçbirinde, “-mış” gibileri sevmedik biz. Bize hayatı böyle gösterdiler, biz de paylaşmak istedik…

Tanıştırayım:

Kirli yüzlü meleklerim…

Fotoğraflar: Utku Atalay

utkuatalay@sanatlog.com

SanatLog Kültür Sanat

sanatlog.com

İlişkili yazılar

Yorumlar

3 Tweets

7 Yorum on "Angels with Dirty Faces / Kirli Yüzlü Melekler"

  1. emin on Sal, 2nd Şub 2024 11:29 am 

    merhaba,

    çalışmalarını daha önce de sanatlogdan takip ediyordum. e açıkçası çok güzeller. buna laf yok.. şairin dediği gibi.. güzelliğin sonsuz.. amenna..

    ancak şiddete olan yaklaşımın biraz sorgulatıcı.. sanki “şiddet niye var?” değil de “şiddetin bir de bu yüzü var” der gibisin. şiddeti baştan kabullenmişsin. ve görsellerle yüceltiyor gibisin. örneğin sondan dördüncü fotoğraf, çok şiirsel. insan bir an, orda şiddet gören bir kadın olduğunu unutuveriyor.

    bugünlerde şiddete kafa yoruyorum. sanki “şiddet her şeyi halleder” diyen doğa kanununa karşı çıkan insan, “şiddete boyun eğmemeyi” bu nedenle yüceltiyor. işkencede konuşmayanı, güçlüye ayak direten güçsüzü, büyük bir orduyu alt eden komutanı yüceltirken biz, şiddete boyun eğeni de aşağılıyoruz.

    ve şiddeti tekrar ve tekrardan üretiyoruz. çıkan sonuç ise şu, şiddet gören kadın/erkek, “şiddeti yenerse/bilirse”, mükemmel, yenemezse aşağılık, korkak vs. örneğin şiddet ile cinselliğe zorlanan kadın buna karşı çıkabilirse, “namusunu koruyabilmiş oluyor”, yenik düşer de tecavüz gerçekleşirse “ölmesi gerekiyor”.

    şiddet sende sadece kanla değil, “psikolojik” olarak da var. bu sayfadaki çoğu fotoğrafta bunu görebiliyorum.

    yalnızlığın, hüznün, yabancılaşmanın ve var olamamanın edimlediği şiddet.. kimi karakterlerin bu şiddete maruz kalıp yenilmiş, kimileri ise bu şiddeti yendiği zannıyla değişik formlara bürünmüş: alaycı, derin, görkemli ilk akla gelenler. ama hepsinin ortak özelliği “özgüven”.

    özgüven ise, şiddeti şiddet ile bastırmışlığı dile getiriyor.

    neyse.. aslında bir soru sormak istemiştim sadece.. neden bu kadar şiddet?

  2. UtkuAtalay on Çar, 3rd Şub 2024 12:06 am 

    Selamlar Emin,

    Öncelikle yorumun için gerçekten teşekkür ederim. Sorunun kaynağını ve belki de tedirginliği anlayabiliyorum. Şunu söylemek isterim ki ben de ‘şiddet neden var’ diye sorgulayanlardanım ve fiziksel yahut psikolojik şiddetin -birey üzerindeki- etkilerini üzülerek takip ediyorum. Şiddete karşı koyabilecek güce sahip olanların kahraman, karşı koyamayanların ise korkak olarak yansıtıldığı bir toplumu ise sadece iğrendirici olarak niteleyebilirim.

    Fotoğraflarımdaki şiddet ise dediğin gibi genelde kandan ziyade psikolojik bir şiddet -veya ben o şekilde yansıtmaya çalıştım diyelim-. Çünkü ben fiziksel olarak kurulan üstünlüktense mental açıdan kurulan üstünlüğün bireyde daha büyük yaralar açtığı kanaatindeyim. Görsel tercihlerimde şiddeti kurgulamam belki benim şu sıralarda gözlemlediklerim kaynaklı olabilir bilmiyorum. Elbette rastlantısal diyemem ama özellikle yapılan bir seçim değil. Giriş yazısında da yazdığım gibi rol yapmıyoruz, fotoğraflarda kareyi yaşıyoruz, o anda ne hissediyorsak o çıkıyor ortaya. Elbette farklı ruh hallerinde veya farklı odaklarda çekilen fotoğraflar da olacaktır. Ve gözle görülen bir çeşitlilik sizlere de yansıyacaktır.

    Aslında son olarak sorduğun soruya bir cevap niteliği taşımadı söylediklerim. Bunun sebebi sanırım benim de aynı şeyi merak ediyor olmamdan geçiyor.

    Utku

  3. GamzE on Cts, 13th Şub 2024 9:51 pm 

    Bence en güzel çalışmanız bu olmuş hocam. 2 numara favorim.

  4. Utku Atalay on Paz, 14th Şub 2024 7:01 pm 

    Teşekkürler Gamze, umarım bir sonraki seri için de aynı yorumları duyabilirim.

  5. wherearethevelvets on Pts, 15th Şub 2024 12:08 am 

    3, 4, 5, 8, 9 ve 14. sıradaki fotoğraflar diğer çalışmalarından daha farklı Utku. Ve bu saydıklarım o kadar güzel ki geriye kalanları gölgeliyor. Bir değişim mi yaşıyorsun?

  6. Utku Atalay on Sal, 16th Şub 2024 12:22 pm 

    @ wherearethevelvets

    Kesinlikle Güzel bir tespit oldu ve sorduğun için teşekkür ederim. Yukarıda numaralarını söylediğin çalışmalarda Photoshop yerine projeksiyon aleti kullanarak oluşturdum desenleri ve photoshop müdahalesi oldukça az. Onların hepsi benim için çok değerli ve öğretici çalışmalar oldu. Beğenmene sevindim. Değişim mi yaşıyorum? Biraz daha deneyselleşiyorum, henüz bu yolun başlarında bir insanım ve aklıma gelenleri deniyorum. Tam olarak bir değişim diyemeyiz, belki 3 ay sonra yeniden eski çalışmalara benzer bir seri çekerim, ama belki de hiç çekmem. İnan benim için bunu şimdiden kestirmesi çok zor.

  7. genuflect on Sal, 1st Haz 2024 7:28 pm 

    tarzını seviyorum.
    bir şeyleri diğerlerinden farlı yaşıyorsun ve bunun altında aşka, aşksızlığa terk ya da vedasız bitişler olabilir, bu sadece his. nasıl ki sen hissettiğini ortaya koyuyorsun, bizler de kendimizce içimizdeki çocuğa, kıza, oğlana, sperme, canavara, meleğe en yakın hangi tonunsa bakışıyor, seviyoruz öylece.

Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz...
Yorumunuzda avatar çıkması için gravatara üye olmalısınız!




Additional comments powered by BackType