Türlerin Buluştuğu Coğrafya: Günah Şehri

sin-city-2005-filmFrank Miller’in Sin City adlı çizgi roman serisinin bir uyarlaması olan Sin City (Günah Şehri) filmi, hem yaratıcısı olan Frank Miller hem de misafir yönetmen olarak Quentin Tarantino da dâhil olmak üzere Robert Rodriguez’in de için de bulunduğu bir yönetim ekibinin sinemasıdır. 2024 yılında gösterime girmiş filmin çizgi romanla olan yakın akrabalığı ve bizzat çizgi roman biçemiyle kurulması çizgi roman tarihine kısa bir değinmeyi zorunlu kılıyor.

Çizgi romanın ilk tarihsel örneği New York World‘de çıkan ve R.F. Outcult’a ait olan Hogan’s Alley olsa da türün altın çağı 1930’ların kültürel iklimiyle ortaya çıkmaktadır.  1938 yılında Action Comics hem Superman’i hem de türün temel kodlarını oluşturarak çizgi romanların doğumunu kutladı. İki göçmenin Kripton gezegeninden gelen göçmen bir kahraman yaratması dönemin her yerden göç alan Amerika’sıyla yakından ilintilidir. Superman de dâhil Kaptan Marvel, Batman, Kaptan Amerika gibi karakterler suça karşı çıkarak adaletin gerçekleşmesi için çalışırlar. 1938’den 1949’a kadar süren bu dönem çizgi romanın altın çağıdır ve İkinci Dünya Savaşının etkisi süper kahramanların ününü artırır. Savaş sonrası dönemde çizgi roman korku ve suçun daha yoğun olarak resmedildiği bir dönemdir ve savaşta kullanılan atom bombalarının varlığı nedeniyle atomik çağ olarak adlandırılır. Bu dönemde hem devletin çizgi romana karşı yasaları ve yasakları hem de yayıncıların çizgi roman yayınlarına dair mesleki kuralları ortaya çıkar. Çizgi roman tarihindeki dönemselleştirme bronz, gümüş ve modern dönemler olarak devam eder. Bu dönemselleştirme türün ticari ve karakteristik özelliklerini ortaya çıkardığı kadar türün politik-kültürel gelişmelerle bağını da vurgular. (A Brief History of the Comics, http://comics.ha.com/images/HoC.pdf)

Çizgi roman kahramanları ve öyküleri altın çağdan modern döneme kadar kendi alt türlerini yaratmıştır. Diğer taraftan kahramanlar ve öyküler yaşanan dönemin politik ve kültürel kodları tarafından biçimlenmiştir. İkinci Dünya Savaşı sırasında Amerika’da yayımlanan çizgi romanların bazılarında Alman askerleriyle savaşan kahramanların olması gibi örnekler çizgi roman türünün tarihle bağını göstermektedir.

quentin-tarantino-filmleri

Filmin özgün metni olan Sin City, Frank Miller tarafından 1991–2000 yılları arasında yayımlanmıştır. Dark Horse Comics tarafından basılan çizgi roman Basin City adı verilen kurgusal bir şehirde yaşanan hikâyeleri anlatır.  Basin City’nin takma ismi her bir hikâyede yer alan suç ve günahın bıraktığı izden gelmektedir.  Bu kurmaca şehrin polisleri özel silahlar kullanabilen özel güvenlik güçlerinden oluşmaktadır. Çoğu hilekâr ve suça meyillidir. Şehirde suçları organize bir şekilde kendi lehine kullanan İrlanda kökenli Roark ailesinin egemenliği vardır. Roak ailesi egemenliğini kurmak için fahişeleri ve din adamlarını uzun süre kullanmıştır. Sin City’i daha yakından tanımak seriye ait üç öykünün bir arada kullanıldığı filmi çözümlemek için yol açıcı olacaktır.

Sin City’de Mekânlar

Kedie’s Club: Bu bir striptiz kulübüdür. Filmin ilk episodunda dedektif Hartigan (Bruce Willis) tarafından kurtarılan Nancy Callahan (Jessica Alba) ve üçüncü episodundaki Dwight’ın (Clive Owen) eski sevgilisi Shellie (Brittany Murphy) burada çalışıyor. Dwight ve Marv (Mickey Rourke)  burada bira içip vakit geçiriyorlar. Marv burayı, “Benim gibi bütün kaybedenlerin takıldığı bar.” şeklinde tarif ediyor.

Eski Şehir: Goldie ve Wendy (Jamie King) adlı kız kardeşlerin de içinde olduğu, sex işçilerinin egemenliğindeki kentin bir bölümü. Polislerle yapılan anlaşma sonucu buraya polisler yalnızca alışveriş için gelebiliyor. Buradaki kadınlar şiddete yakın ve acımasız. Kendi kurallarını çiğneyenleri affetmiyorlar.

robert-rodriguez-filmleri

Roark aile çiftliği: Roark ailesinin çiftliğidir. Seri katil Kevin’in (Elijah Wood) yaşadığı evdir. Marv, Kevin’i burada kendi kurduna yedirerek öldürür.

Santa Yolanda Parkı: Dwight’ın Jackie Boy’u (Benicio Del Toro) takip etmek için gittiği yerdir. Dinozor heykellerinin bulunduğu eski bir eğlence parkıdır. Fakat kullanıma kapalı olduğu için pis işlerin mekânı hale gelmiştir.

The Projects: Yoksulların yaşadığı toplu konutlardır. Marv karakteri burada dünyaya geliyor. (http://en.wikipedia.org/wiki/Sin_City, 25 Aralık 2024)

gunah-sehri-film-analizi

Sin City’e Giriş

Sin City filmi serinin The Big Fat Kill, The Yellow Bastard, The Hard Goodbye bölümlerindeki hikâyelerden oluşmaktadır. Hikâyelere geçmeden önce küçük bir episod Sin City şehrine dair ipucu verir. Genç bir adam susturucu bir tabancayla ertesi gün alacağı çeki düşünerek soğukkanlı bir biçimde, dudaklarından öptüğü kadını öldürür. Ve ardından filmin başlangıç jeneriği girer. Filmin ilk hikâyesi kalp rahatsızlığı yüzünden erken emekli edilen Dedektif Hartigan’ı anlatır. O ortağının tüm uyarılarına rağmen son bir iş yapmak ister. Kentin nüfus sahibi senatörlerinden Roark’ın oğlu küçük bir kızı cinsel sapkınlığı nedeniyle kaçırmıştır ve ortağı da dâhil polis teşkilatı buna göz yumar. Fakat Hartigan kendi yaşamına karşı küçük kızı kurtarmayı seçer. “Yaşlı bir adam ölüyor ve küçük bir kızın yaşamı kurtuluyor. Olması gereken budur.” Yine de Hartigan’ın ölümü tahmin ettiğinden çok daha sonra olur. Hapse atılır ve kurtardığı kız da dâhil pek çok çocuğa yönelik şiddetten, tecavüzden yargılanarak toplumsal alanda onuru yok edilir. Uzun bir süre bu suçlamalara direnir ama bir zamanlar küçük kızı kurtarmak için yaraladığı Roark’ın oğlu, kızı yeniden öldüreceğini söyleyince suçlamaları kabul ederek hapisten çıkar ve kızı bulur. Kızı bir kez daha bu sefer gerçekten kendi ölümü pahasına kurtarır.

jessica-alba-filmleri

Sin City’nin ikinci hikâyesinde Marv adlı şartlı tahliyeyle dışarı çıkmış karakter anlatılmaktadır. Marv görünüşündeki çirkinlikten dolayı hiçbir kadının yanına yanaşmadığı biridir. Ve ilk defa Goldie adlı bir kadın tarafından kabul edilip hayatının en güzel gecesini geçirir. Uyandığında Goldie öldürülmüştür ve Marv onun katilini bulmaya yemin eder. Goldie’nin Roark ailesinin denetiminde olan papazlara fahişelik yaptığını ve aile tarafından öldürüldüğünü öğrenir. Goldie, Roark ailesinin bir üyesi olan kardinal ve Roark çiftliğinde yaşayan Kevin’in fahişeleri yediğini fark etmiştir. Marv, Goldie’nin kız kardeşi Wendy’nin de yardımıyla Roark çiftliğin yok eder ve kardinal Roark’ı öldürür. Yakalandığında Roark çiftliğindeki bütün cinayetler üzerine yıkılır ve elektrikli sandalyede idama mahkûm edilir. Ölürken göz kapaklarının altında Goldie’nin hayali vardır.

Filmin son hikâyesi yine erkek karakterin bir kadın yoluyla fahişelerin egemenliğinde olan Eski Şehri kurtarma serüvenini anlatır. Dwight eski sevgilisi Shellie’yi yeni yüzüyle ziyarete gittiğinde Jackie Boy tarafından rahatsız edildiğine tanık olur. Jackie Boy’u uyardığında adamın Eski Şehre giderek fahişe kadınları rahatsız edeceğini anlar. Oraya vardıklarında kadınlardan biri Jackie Boy’u öldürür. Ölen adamın polis olması kadınlar ve polisler arasındaki ateşkesin bozulması anlamına gelir ve Dwight ve kadınlar egemenlik kurana kadar çatışma yaşanır.

cliwe-owen-filmleri

Sin City ve Dekadan Karakterler

Matei Calinescu dekadan düşüncesinin bütün sonlu dinlerde var olduğunu söyler. Bu bakımdan adından da anlaşılacağı üzere Sin City filmi günahın yani dinsel olarak yasak olanın sıradanlaştığı bir yozlaşma zamanına ve yerine gönderme yapar. Küçük çocuklara tecavüze göz yumulduğu, rahiplerin fahişelerle birlikte olduğu, yamyamlığa varan psikopatolojinin dini figürler tarafından gerçekleştiği bir yerdir burası. Burası Sodom ve Gomore mitinin gerçekleştiği yerdir. Eski Ahit’e göre İsrail’de bulunan bu kentler günahlarından ötürü Tanrı tarafından cezalandırılarak yok edilmiştir.

Filmin karanlık atmosferi şehrin yozlaşmış halini perçinler. Sanki güneş şehri terk etmiş ve aydınlık güçler karanlık güçlere yenilmiş gibidir. Bu noktada filmin karakterlerini bu yozlaşma anında ortaya çıkan ve her şeye rağmen yine de kurtuluş ihtimalini ortaya koyan karakterler olarak da düşünebiliriz. Kendileri asla bir kurtuluştan bahsetmese de, kötü olanla savaşları iyi olana dair umudu besler.

sanatlog.com-sinema-analizleri

Sin City filmindeki üç protogonistin temel özelliği dekadan durumdaki bir kentin içinde adaleti gerçekleştirme çabasını bir üsluba dönüştürmüş olmasıdır. Karakterler adaleti gerçekleştirirken kendi yıkımlarına da bilerek göz yumarlar. Hiçbir toplumsal yapı onları yollarından geri çeviremez. Onlar günahlarla dolu bir şehrin suça bulaşmış ama vicdanını korumayı başarmış anti kahramanlarıdır. Marv karakteri fiziksel olarak çirkindir. Psikotik ilaçlar kullanır. Ama “iyi kalpli serseri” olarak tanınır. Goldie’nin yakınlığına karşı duyduğu vefa nedeniyle yaptıkları Güzel ve Çirkin masalını anımsatır.

Frank Miller, Marv karakterini oluştururken film noir’dan ve Ortaçağ hikâyelerinin karakterlerinden etkilendiğini söyler. Onu “Trenchcoat giyen Conan” olarak tarif eder. (Robert Rodriguez Talks “Sin City” and Frank Miller By Rebecca Murray, About.com Guide, http://movies.about.com/od/sincity/a/sincityrr032505_5.htm)

Hartigan ve Dwight karakterleri de Marv gibi kahraman özelliklere sahip olmayan kahramanlardır. Hartigan kalbinden hastadır ve Marv gibi ilaç kullanmak zorundadır.  Dwight’ın yüz ameliyatı geçirdiğini sevgilisi Shellie’den öğreniriz. Her üç karakterin fiziksel kusur, eksiklik ya da inorganik özelliklerinin olması onların anti kahramanlığını perçinler. Karakterlerdeki bu anti kahraman özellikler onları film noir kahramanlarına yaklaştırmaktadır. Karakterleri kadar film noir’ın limanları, barları, loş evleri Sin City’nin organik bir özelliğidir.

kara-filmler-film-noir

Tarantino, Sin City filmine yardımcı yönetmen olarak katılmıştır. Dwight ve Jackie Boy’un araba sahnesi yönetmenin kara mizah, şiddet ve aksiyonu bir arada kullanma eğilimini tekrar etmektedir. Kadınlar ve Dwight tarafından öldürülen Jackie Boy’un boynundan kesik kafasıyla Dwight’la konuşması iğrenç olanın görsel çekiciliğini kullanmaktadır. Boynunun yarısına kadar kesilmiş olan kafa dengesini sağlayamaz ve bir öne bir arkaya gidip gelir. Kafa, boyundan tamamen ayrıldığında bile konuşmaya devam eder.  Şiddetle bu derece hemhal olma Tarantino filmlerinin karakteristik özelliklerinden biridir. Sin City filminin kurgusal yapısı, filme egemen olan şiddet, öç alma teması ve adaleti bireysel olarak sağlama teması Tarantino filmlerindeki diğer belirgin özelliklerden biridir. Tek bir günde birbirine teğet geçen hikâyelerin parçalı kurguyla ve gidiş gelişlerle anlatımı “Pulp Fiction” ve “Reservoir Dogs”da da kullanılmıştır. Bu sebeplerin etkisiyle filmin tamamını Tarantino’nun yönettiği bölümden farklı değerlendirmek mümkün görünmemektedir. Filmin diğer yönetmeni Rodriguez de Tarantino’daki aksiyona dayalı “B” tipi filmler geleneğini sürdüren biridir. “Desperado”, “Gün Batımında Şafağa” (From Dusk Till Dawn) ve Tarantino’yla yönettiği “Dört Oda” (Four Rooms) bunlardan bazılarıdır. Ve Gün Batımından Şafağa filminde kullandığı vampir hikâyesi, Sin City’de insan yiyen ve doğaüstü güçlere sahip olan Kevin karakterinde yeniden ortaya çıkmaktadır.

Sin City filminde kültürel hafızalarımızda yer alan hikâyelerin kullanılması kitsch’e özgü bir yöntemdir. Geçmişten gelen bir hikâyenin yeniden ele alınması kitsch olması için yeterli bir neden değildir. Buradaki ayraç, hikâyelerin ticari olarak başarı getirebilecek bir formda ve kitle estetiği kullanılarak yapılıyor olmasıdır. Filmde yukarıda da anıldığı gibi Marv ve Goldie arasındaki öykü “Güzel ve Çirkin” masalını anımsatırken, eski şehri koruyan sex işçilerinin savaşçı halleri Amazonları hatırlatmaktadır. Ok ve yayları yerine modern ateşli silahlarla, bulundukları mekânı koruyan bu kadınların kıyafetlerinde dişilik ve savaşçı kimliklerini ortaya çıkaran vamp bir tarz vardır. Özellikle Miho karakterinde hem Amazonlara hem de Japon Ninjalarına özgü özellikler bir arada kullanılmıştır. Miho’nun Jackie Boy’a gamalı haç görünümündeki bir kesiciyle saldırması neo-faşist bir gösterge olarak kabul edilebilir. Bu noktada F. Miller’ın 2024 yılındaki Wall Street ayaklanmalarına kendi blogundan yaptığı ağır kınama yazısını hatırlatmakta fayda var. Barışçı eylemcileri bir grup işe yaramaz olarak görüp onlara askere gitmelerini tavsiye etmektedir. (http://frankmillerink.com) Diğer taraftan sex işçilerini günahlarını yok etmek için yiyen Kevin karakteri yamyam, vampir ve kurt adam hikâyelerinin karışımından yaratılmıştır. Bütün bu klasik ve antik döneme ait hikâyeler modern teknolojinin araçlarıyla kurulmuştur. Bütün bu kitschleştirmede mükemmel aksiyonun derinlikten yoksun yüzeysel ifadesi bulunmaktadır.

sanatlog.com

Sin City filmi çizgi romana ait bir öykünün sinema tekniğiyle uyarlanması değildir.  Filmin tamamında çizgi romana ait çizgi efektleri kullanılmıştır. Filmde çizgi roman tekniğinin doğrudan kullanılmasıyla, çizgi romanın film noir etkisiyle yapılması iki türün birbirine duyduğu sempatiyi ortaya koymaktadır. Diğer taraftan çizgi roman serisinin başladığı yılların ABD 1. Körfez Savaşı’nın sonuna da denk gelmesi savaş ve film noir ile yitik kahramanlar imgesini sosyolojik olarak birbirine bağlar niteliktedir. ABD bu savaşla Irak’ı işgal etmiştir. Filmin çekildiği 2024 yılı ise ABD’nin 11 Eylül sonrasında Afganistan işgalinin ertesine denk gelmektedir. Savaş ve popüler kültür arasındaki doğrudan ilişki ve anti kahramanların her türlü şiddeti kullanarak adaleti yerine getirmesi, Ortadoğu’ya yapılan işgallere kültürel bir vicdan kılıfı yaratma çabası olarak okunabilir mi? Özellikle Hollywood sineması söz konusu olduğunda bu soru anlamlı görünmektedir.  Filmin ikinci bölümü 2024 yılında gösterime girecek. Hem ABD’nin sosyopolitik halleri hem de yönetmenlerin politik ticari tavırlarının kesişim noktasının nasıl bir gösteriye dönüştüğüne izlemek mümkün olacak.

Ö. Nilay Erbalaban Gürbüz

nilayerbalaban@hotmail.com

Yazarın diğer incelemeleri için tıklayınız.